Kayıtlar

Ekim, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hoşgörü sadece dışarıya mı?

Uzun zamandır Zaman gazetesinin bazı haberlerine yorum yapıyorum. Ama nedense hiçbiri yayınlanmıyor. Yorum kuralları belli: Tümü büyük harf olmayacak, hakaret içerikli sözler yazılmayacak, belli bir grubu veya kesimi aşağılayıcı ifadeler kullanılmayacak. Bunlara çok dikkat ederek fazrklı zamanlarda 3 tane yorum yazdım. Ama nedense hiçbiri yayınlanmadı. Üstelik yorumlarımı "Hoşgörü ve Diyalog" başlıklı haberlerine yazmıştım. Tam sevdikleri konu ama yazdıklarımdan rahatsız oldular sanırım. Tarafsız gazete görmesek Tarafsız gazete görmesem inanmayacağım. Her gazetenin bir tarafı var. Eğer yazdığım yorumlar onların isteyeceği şekilde olsaydı hemen yayına alınırdı. Ama onların düşüncelerinden farklı olduğu için canları sıkıldı ve onaylamadılar. Gazete ve onlar, insanları sadece tek düşünce altında, kendi düşünceleri etrafında toplamaya çalışıyorlar. ABD, Avrupa, İsrail pkk ya yardım ederken, birileri Efendimiz hakkında hakaret içerikli resimler çizerken, birileri kötü sözler söyle

Nokia'ya yaklaşıyoruz

Resim
Eylül ayı sonunda Nokia ile karşılaştırma. Bir tarafta binlerce çalışanı ile Nokia, diğer tarafta binlerce çalışana bedel CELLMANN.

Geceleri sokaklarda dolaştım

Dr. Yalçın Doğan'ın hakkımdaki yorumu: 25 senelik ömrü hayatımda, diş bakımına önem veren, kötü alışkanlıkları olmayan, sağlam bir bedene sahip, günde 3 kere tok karna alınması gereken vitamin ilaçlarını bir kere bile aksatmayan, temiz, sağlıklı ve dürüst bir insan olarak senin bu durumunu hiç beğenmiyorum. Sık sık kontrol etmeme rağmen vücudunda hiçbir sağlık belirtisine rastlayamadım. Bunun sebebi yıllarca uğraştığın, değer verdiğin, peşinden koşup planlar yaptığın, derdinden uyuyamadığın, arkadaşlarının uyarılarına rağmen bırakmayıp daha çok bağlandığın, sürekli yanında olmasını istediğin olmadığında ise geceleri çıkıp sokak sokak gezdiğin, sırf ona daha yakın olabilmek için evini değiştirdiğin kablosuz internet olabilir. Elimden gelen her şeyi yaptım, Allah’tan ümit kesilmez ama kablo olmadığı için internet ile bağlantını kesemedim. Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

Artık yeter

Bu İngilizler, İtalyanlar hele hele Brezilyalılar çok şanslı. Son zamanlarda PES6 oynuyorum ve bu lanet oyunda Türkiye ve Türk takımları boş kaleye gol atamayacak kadar güçsüz yapılmış. Bu kadarı da fazla. Tamam bende oynayamayabiliyor olabilirim ama AC Milan’la harika goller atıyorum. Şimdi Brezilyalı olsaydım PES 6, Fifa 2006, 2007, 2008’de daha şanslı olacaktım. Gerçi Türk futbolunun da kalitesi ortada. En sinir olduğum şey Türk oyuncular içinde doğru düzgün orta açmasını bilen birinin olmayışı. Orta açanlar ya kalecinin kucağına yada içerideki oyuncuların olmadığı bir tarafa topu gönderiyor. Ben bir kere bile tam kafaya top gönderen görmedim.

Hayatım anlamsız

Bir insan size bu kadar güç katabilir, hayatınızda bu kadar değişikliğe sebep olabilir, iç dünyanızı bu kadar doldurabilir ve düşünce sisteminizi silip yeniden kurabilir. Tüm bunlar gerçekleşirken, her şey planladığınız gibi devam ederken yanınıza baktığınızda şunu görüyorsunuz. Yok. Evet yok. Size basamak atlatan bu insan aslında bir hiçmiş. Sadece beyninizde tasarladığınız varlık olarak görebildiğiniz ve konuşabildiğiniz fakat gerçekte olmayan biri. Aynaya baktığımda aklıma 2 sene önceki halim geliyor. Bu ne diyorum? Pencereden dışarı baktığımda bana her şey anlamsız geliyor. İnsanlar gerçekten insanlar mı? Kaç tane gerçek insan var, kaç tane bu insanları değiştirmek için görevlendirilen insan var? Yada sadece ben mi varım? Ya herkes beni kandırmak için veya geliştirmek için bir oyun içerisindelerse. Arkamı dönüp gittiğimde neler olduğunu öğrenemiyorum.

100.000'e hazırlanıyoruz

Yine eşine az rastlanır bir şey yapan ben, VATMANN blogumun 100.000'e yaklaşan ziyaretçi sayısını büyük bir şölenle kutlayacağım. Kendime en kral mekandan çift kişilik yemek yedireceğim. Didim'den bir otele yerleşip 1 hafta tam pansiyon tatil yapacağım. Bitmedi, GS Store'a gidip binlerce formadan birini alacağım. Ayrıca Milli Takımın Avrupa maçlarına bilet alacağım. Ne belli belkide araba bile alabilirim. 4 ayda ulaştığım bu rakama göre ayda 25.000 kişi. Yani günde yaklaşık 1.000 kişi. http://vatmann.blogspot.com

Aynı hikayeyi yazıyoruz

Resim
Yine berabere kaldık. Aslında mesele bu değil. Mesele bu kötü huyumuzu neden düzeltemiyoruz. Galatasaray ve Milli Takımın maçları hep aynı formatta. İlk 10 dakika içerisinde gol ye, sonra savaşarak düzeltmeye çalış. Berabere bitirebilirsen ne ala (şimdiki gibi), ama başaramazsan üzülme her zaman bir son şansımız oluyor. (Sion:3 - Galatasaray:2, Galatasaray: 5 - Sion:1) Sanırım bunu bilerek yapıyorlar. Çünkü golu yedikten sonra bizim oyunculara hiç bitmeyen bir enerji geliyor. Canla başla toplara çıkıyorlar. Maçın heyecanını artırıyorlar. Şimdiye kadar Milli takımı böyle oynarken görmemiştim. 50'den fazla top kaybı yaşamıştır sanırım. Arda'nın çıkmasına çok sinirlendim. Golü Arda hazırladı çünkü ve arda Tümerden daha atak oynuyor. Ayrıca bizim oyuncuların pas verememe ve alamama durumları beni sinirlendi. Yıllarını futbola veren adamlar doğru düzgün paslaşamıyorlar.

Hangi Sahur Programı daha iyi?

Artık Ramazanın son günündeyiz. Dün son bir kez daha sahur programlarına göz attık. Peki hangi sahur programı daha kaliteli, kendisini izlettirebilen türdeydi. Dikkat: Bu değerlendirme 2007 sahur programlarına aittir. TRT 1 İsimlerini bilmesemde iki nur yüzlü insanın çok sıcak sohbetleriyle başladı ve daha sonra son günlere doğru hergün bir konukla birlikte devam etti. Ben yaşlı amcayı çok seviyorum. Başka hiçbir kanalı izlemeden 30 gün boyunca TRT 1'i izledim. İnsanların beklediği ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde çok kaliteli yayın yaptılar. İnşallah seneye de izleriz. TRT 1'e 10 puan. ATV Sahur programınıda magazin usulunde vermeye çalıştı. Yaptıkları dekarasyon ve sunucular da bunun bir kanıtı. Ayrıca sahne düzeniyle ilgilenen insanları anlamıyorum. Sunucu rüzgardan üşüyor ve üzerine bir şey alıyor. Ama yayın ertesi gün yine aynı yerde aynı şekilde devam ediyor. Buna bir çözüm getiremediler. Konuklar ve konuşulanlar dikkatimi çekmediğinden dolayı takip de etmedim. ATV

Haberleri izlerken dikkatli olun

Son 3-4 gündür gündemi meşgul eden bir aile dramı var. İstanbul'da bir 7 çocuklu bir aile sokak ortasında yatıp kalkıyor. Fakat haber verilirken içine yorumlarda katıldığı için insanlar ev sahibine karşı cephe alıyor. 1.Ev sahibi olupta kiracısı kira ücretini ödeyemediği için evde kalmasına müsade edecek kaç kişi var? Evet bir kaç ay müsade ederiz. Ama ben hiçbir ev sahibinin kira vermeyen birini evinde bedavaya oturttuğunu görmedim. 2.Ev sahibinin maddi durumu neden açıklanmıyor? Görüntüler mahallenin fakir olduğunu gösteriyor. Bu durumda ev sahibi de aslında evini bedavaya verecek kadar zengin biri değil. Ama haberde ev sahibi düşman gibi gösteriliyor. Adamın okula giden çocukları varsa, borcu varsa veya ihtiyacı varsa tabiki evden çıkarıp para veren birisine evi kiralayacak. 3.Baba meydan da yok Ben 3 gündür izliyorum, evin erkeği meydanda yok. Kadın ve çocuklar gösteriliyor sürekli. Bu aileye günlerdir yardım edilmediğine göre ortada bize bildirilmeyen bir durum var. 4.Aile s

Özür dilemek anlamsız geliyor

Bugüne kadar çok insanın kalbini kırdım, çok kişiyi üzdüm, çok hata yaptım. İstemeyerek veya farkında olmadan yaptığım her yanlış için özür diledim. Geriye dönüp baktığımda hatalarıma karşılık dilediğim özürlerin bazılarının bir anlamı yok. En son sevidiğim birinin kalbini farkında olmadan kırdım. Üzerine çok gittim ve onu çok kere aşağıladım. Bir insana yapabileceğim en kötü şeyleri ona yaptım. O zamanlar ne yaptığımın farkında değildim. Şimdi bunları analiz ediyorum. Bu yaptıklarımdan dolayı özür diledim, fakat bir anlamı yok benim için. Bunu sadece karşı tarafın biraz düzelmesi için yaptım. Kalbi kırıldı ama özürle düzelmedi. Onunla artık eskisi gibi arkadaş değiliz ve samimiyetimiz eskisi gibi olmayacak. Ona baktığımda aklıma hep yaptıklarım gelecek ve o da bana baktığında benim yaptıklarımı görecek. Bu yüzden artık karar aldım ve birşeyi yapmadan önce çok iyi düşüneceğim. Sonrasını da hesaba katacağım. Etrafımdaki insanlara danışacağım. "Önemli olan özür dilemek değil, özür d

Metro Turizm'de nasıl bir hizmet?

İstanbul'a dönüşte Anadolu turizm'de yer kalmadığı için Metro'dan bilet aldım. Bagajımı görevliye verdiğimde zor bir yolculuk olacağının sinyallerini almaya başladım. Kolanya istemediğim halde beynini elime kolanya dökmeye odaklamış görevli buna çok üzüldü. İlk genel sulama servisinde önümdeki oturan GVGB' a (genç ve güzel bayan) " su ister misin? " derken arkasındaki elemana " su? " yanındakine ise direk " içcen mi? " dedi. Bana göre GVGB'a söylediği bile yanlış. Doğrusu " Su ister misiniz hanımefendi " olacaktır. Peki bana ne dedi? Tabiki şaşkın gözlerle servis elemanını gözlerken sıra bana geldi ve gözgöze geldik. İşaretlerle bana kafa salladı ve bende gözlerimle almayacağımı işaret ettim. Arka sıraya geçtikten sonra çok güldüm. Çünkü adam ilerledikçe iletişim kalitesi düşüyordu. Arkamda oturan kişiye bardağı fırlatarak onun arkasındakine de küfrederek su verdi? :) Bu son ikisi şaka. Kulaklıklar çalışmıyor Sıra kulaklıkları

Başbakan, Bu durumu da bildireceğiz değil mi?

Dün yine lanet teröre 13 şehit verdik. Sayı benim açımdan hiç önemli değil, bütün insanlık yok olmuşcasına üzüldüm. İftar sofrasında haberi alınca gözyaşlarımı tutamadım. Allah bu şehitlerin anne ve babalarına sevdiklerine sabır versin. Neye sinirlendim? Bu haberin üzerine açıklama yapan başbakan ABD gezisinde bu konuyu Bush ile görüşeceğini söyledi. Neyi görüşeceksin? Kim ile görüşeceksin? Şimdiye kadar nerdesin? Kaç kere görüştün ne değişti? Yıllardır iktidar partisi ilk geldiği günden beri terörü Amerika ile görüşecek. Nasıl bir mesele ki görüş görüş bitmiyor. Amerikanın silahlarını pkklı şerefsizlerden topluyoruz, terörü Amerika ile görüşeceğiz. Deli olmamak için deli olmak gerekli. Askeriyeye de kızıyorum İlker Başbuğ, pkk ile ilgili başarılı olamadık açıklamasını yaptı. Bu saygısızca söylenen, anlamsız ve amaçsız bir insanın sözleri gibi. Eğer elimizde savaşacak silahımız olmasa tamam diyeceğim. Uçağından, tankından, topundan füzesinden herşeyden elimizde var, yarım milyon askeri

Serkan Beyhan, Ana yasa'nın ve laikliğin koruyucusu

Sevgili Serkan, Arkadaşlarım içinde senin kadar Anayasa’ya bağlı, senin kadar hukuk kurallarına saygılı, senin kadar laik ve demokratik birisini görmedim. Diferansiyel Denklemler dersinde Elçin hocaya karşı, resmi ders saatini aştığı için ayağa kalkıp “Hocam! Yaptığınız yasalara aykırı! Hemen derse son verin!” diyebilecek kadar korkusuz, cesur ve sözüne sadık biri olarak, meclisteki 367 vekil sayısı meselesinin de senden kaynaklandığını tahmin ediyorum. Umarım bundan sonra hep yasalara uyan, uyumlu insanlarla karşılaşırsın.

Sorabildiğim en saçma soru

Messenger'da durumunu "Meşgul" olarak ayarlayan birine "Slm, meşgul musun?" sorusu. Evet en son saçmalığım bu oldu. Biraz sinirlendim kendime. Ama neden böyle sordum? Aslında saçmalığın farkındaydım fakat benin durumumda meşgul yazıyorsa bu şu anlama geliyordur: Konuşmak istemediğim insanlar için meşgulum, diğerleri için değil. İşim çok yoğun olduğundan dolayı hiçbir zaman kendimi meşgule almam. Eğer meşgulsem MSN'i açmam. Zaten bu durumlar da sanırım benim gibi düşünen insanlar için yapılmış.