Kayıtlar

Aralık, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hastalığım televizyon ekranlarında

Yaklaşık 1 ay önce planlanan ve geçen hafta çekimleri gerçekleştirilen Kanal A televizyonu W programı Mobiletişim tanıtımı, hastalığımın zirveye ulaşarak ekranlara taşmasına dönüştü. Amerikan hastalığı olan Panik Atak illetinin (fena bir hastalık) bende de olması, yayının kamera arkası görüntüleri için çok güzel malzemeler oluşturdu. Kekeleme, gülme, unutma ve titreme gibi bir çok durumu aynı anda yaşadığım bu programda boğazıma, içtiğim çay da takılınca, kamera şakasına dönen halim ekranları başındaki izleyicileri ne tür bir duruma sürükler bilemiyorum.

Rüyalar gerçek olsaydı

Son 1 aydır çok ilginç rüyalar görüyorum. Aklımdan geçenlerin tümü rüyamda şekilleniyor veya sonuçlanıyor. Sonuçlanan her şey beni çok korkutuyor. Rüyamda ileriyi görmek istemem. Çünkü bu benim uyumamı engelliyor. Rüyamda korkunç şeylerde görmek istemiyorum. Gördüğüm zaman kesinlikle yatağa yatmıyorum. Dayanabildiğim kadar dayanıp uykusuzluktan bir yerde düşersem uyuyorum yoksa yok. Rüyalarımda gerçekleri de görmek istemiyorum. Gerçekler genelde acı oluyor. Bu da uyanık kalmamı engelliyor. Bu yüzden ben rüyalardan çok hayallerin gerçekleşmesi taraftarıyım. Gördüğüm rüyaları unutmaya çalışıyorum.

Hayaller gerçek olsaydı

Hayal nedir aslında bir tanımının yapılması gerekli. Siz ileriye dönük düşüncelerinizi anlattığınızda, ”Bırak bunları düşünmeyi hepsi hayal bunların.” demişlerdir. Bana da çok dediler. Üniversiteye başlamadan önce hayalim Matematik Bölümünde okumaktı. Sonra bilgisayar konusunda iyi olmak istiyordum. İnsanların bilgisayarda yapamadıklarını yapmak, her hangi bir durumda ilk akla gelmek istiyordum. İlk blogumu açıp teknoloji haberleri yayınlamaya başladığımda Mobiletişim’de çalışmak istiyordum. Bunlar düşündüğümde bana da hayal gibi geliyordu. Ama hepsi gerçekleşti. Demek ki bunlar hayal değil miymiş? Hayal olması için gerçekleşmemesi mi gerekiyordu anlamadım. Gerçekleşmeyi bekleyen hayallerim Derslerimi bir an önce verip okulu bitirmek. Mobiletişim’in ziyaretçi sayısını 100.000’e çıkarmak. Okul bitmeden bir araba alıp arkadaşlara hava atmak. K750’den sonra Sony Ericsson P1 almak. Bir gönülde yer bulmak. 15-20 dakika bile olsa bir BMW X5 veya Range Rover’a binmek. Geçen her saniyede ölüme

Mobiletişim’de 1 Sene

Mobiletişim’de 1 Sene Evet 3 Aralık tarihinde Mobiletişim’de işe başlayalı tam 1 sene oldu. Tabiki bu bir sene içerisinde gerçekten çok ciddi şeyler değişti hayatımda. Öncelikle profesyonel iş hayatını biraz olsun öğrenmiş oldum. Bunun yanında işle ilgili tecrübem üst seviyelere çıktı. Mobil Teknolojiyi daha da yakından görme fırsatım oldu. Bir çok insanla irtibat kurdum, bir çok kişiyle arkadaş oldum. Olaylara karşı daha mantıklı çözümler bulmayı öğrendim. Tasarım konusunda gelişme sağladım. Yaptığım haberler, –de, -da ları ayırmayı öğretti. Yaptığım şeylerin insanlar tarafından değerlendirilmesi ve beğenilmesi hoşuma gitti. Arkadaşlarımın arasında çok ayrı bir yer edindim. Karizmam sıfırın altından 100 üzerinden 80’lere çıktı. Son katıldığım televizyon programı ile birlikte karizmam 100’ü de geçti. Sayısal ve sözel olarak bende neler değişti? Cep telefonum ikiye çıktı. Dizüstü bilgisayar sahibi oldum. Hem insanlık olarak hem de yaptığı iş olarak çok kaliteli biriyle iş arkada

Bu nasıl bir cümle, bu nasıl bir zeka

İşte herkesi hayretler içerisinde bırakan ve 1-2 düzenleme ile oluşturduğum Halime’ye karşı yazdığım yazıya ait bir cümle: Blogları kapatmamın sebebi başarılı olduğum diğer alanlara daha fazla yoğunlaşmak ve başarımı artırmak içindi. Bunu o da çok iyi biliyor. Fakat dinleme kabiliyeti, iki kulağının arasında yolculuk yapan ve kafasına vurunca beynine doğru ilerleyerek süzülen seslerin, karanlık ve geniş kafa tasındaki bir kaç kırık tahtanın arasına sıkışan kırıntılardan oluştuğu için, söylediğiniz şeyi bir kaç sene sonra anlayabilmekte. Tabiki bu Halimenin ilk zamanlarına göre çok çok normal durumları. Tamamen bir zeka ürünü :)

VATMANN ve KampuCell kapandı

AboneCell’e zarar verdikleri gerekçesiyle VATMANN ve +KampsuCell’i kapatmak zorunda kaldım. Şimdilik sayfalara ulaşılamıyor. Aslında devam etmek istiyorum ama bu iki isimde operatör haberlerinden başka içeriği kaldırmaz. VATMANN (Vodafone Avea Turkcell CELLMANN)

Beşiktaş kazandı mı?

Liverpool’u nasıl yendiğinde çok şansı demiştim, şimdi de aynısını söylüyorum. Kendi sahasında bile doğru düzgün pas yapamayan, oyun kurucusu olmadan oynayan bir takımın rakibini yenmesi için ihtiyacı olan tek şey Beşiktaş’ta var. Yine yanlışlıkla attığı 2 golle maçı 2-1 yendi. Bence bu galibiyetten sonra yetkililerin içlerinden şunu söylememeleri gerekir: “Oh be, bu maçı da atlattık!” Ama görülüyor ki herkes bunu yapıyor. 8-0 yetmemiş olacak. Ne söylemeleri gerekiyor? Herkes üzerine düşen görevi en mantıklı şekilde yerine getirmelidir. Beşiktaş’ta oyunu kurabilecek, çekip çevirecek bir adam yok. Bunun eksikliğinden dolayı oyuncular nasıl bir ilerleme yapacaklarını bilemiyorlar. Defansın veya kalecinin kurtardığı toplar uzun atışlarla rakibe iade ediliyor. Kanatlar çok kritik zamanlarda boş bırakılarak rakibin buralarda çok rahat dolaşmasına izin veriliyor. Beşiktaş’ın ceza sahasına yapılan ortalarda ise oyuncular rakibin arkasında veya uzağında bekliyorlar. Bunları görüp “Evet bu maçı