Hayatı paylaştığının farkında değil

Bulunduğum yerde bir çok problem mevcut. Sokağa geldiğim yol, önümde duran bu yollardan biri değil ve önümdeki bu yolların hangisinin düzgün bir yola çıktığını da bilmiyorum. Seçim yapmam gerekiyor fakat arada kalmışım. Hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri de bu, arada kalmak. Ben tost oluşturmak için, bayat ekmek arasında kalan sucuk ve kaşar peynir olmak istemiyorum. Bayat ekmek de olmak istemiyorum. Çünkü o da tost makinesinin arasında kalıyor.
Gökyüzü ve yer yüzü arasında da kalmak istememiştim. Bugün farkında olmadan yapmamam gereken bir şey yaptım. Sebebini ben söylersem bu bende bir hastalık. Kabullenilmiş Yalnızlık hastalığı olabilir ismi. Hayatı yalnız yaşadığında daha mutlu olduğunu gören, duygularını yalnız başına hisseden, sevincini ve üzüntüsünü paylaşmayan, mutlu etmeyi seven ama içinde mutlu olan, birlikte ama yalnız iki yabancı gibi, hayatı paylaştığının farkında olmayan insanların bir hastalığı. Bu hastalığın ölümcül tarafı, yalnız kaldığınızı hissettiğiz de başlıyor.
Bir gün öncesinden yerlere ve göklere sığdıramadığım birini, ertesi sabah yerden yere vurmam bu hastalıktan mı kaynaklanıyor? Ölüm ve kaybetme korkusu olmadan bu kadar cesaretli olmam, hastalığımdan dolayı öleceğimi kabullenmemden mi kaynaklanıyor? Acıyı kendi içimde bastırabileceğimi düşünüyorum, daha önce bunu yapmıştım. Ama bu sokakta, kendimi hiç ben gibi hissetmiyorum. Bi senem kaldı. Onu kaybedersem yalnız kaldığımı düşüneceğim.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarken Türkçe imla ve yazım kurallarına dikkat ediniz...