Bana 3 bin çay


Lisedeyken okul bahçesinde iki kantin vardı. Birinde sadece çay ve simit, diğerinde ise tezgahın üzerinde farelerin dolaştığı, ekmeklerin içinden pislik çıktığı, sosis ve salamların domuz etinden yapıldığı iddia edilen (her lisede aynı muhabbet) bir kantin vardı. O zamanlar ben bu iki kantini fakir kantini ve zengin kantini olarak adlandırmıştım.

Kutu kola o zamanlar benim için bir araba anahtarı gibiydi.
Tabi soylu bir aileden geldiğim ve bir oturuşta iki-üç baba parası yiyebildiğim için genellikle zengin kantininde takılıyor, arkadaşlarıma kutu kolalar ısmarlıyor ve nedense o kutunun elimde olmasından dolayı kendimde büyük bir güven hissediyordum. Kutu kola o zamanlar benim için bir araba anahtarı gibiydi.

hep kalaba hep kalaba
Zengin olsun, fakir olsun iki kantinin de önü, Kadıköy Salı pazarında ucuz iç çamaşırı satan bir tezgahın önü gibiydi. Öğrenciler sanki maaşlı çalışıyor orada, hep kalaba hep kalaba. Kantinin penceresi HTC Wildfire S’in ekranı ile aynı boyuta sahip olduğundan dolayı, kantinci dış dünyada neler olup bitiyor, kim kiminle nerede bilemiyordu. Pencere o kadar küçüktü ki, mesela köfte ekmek alan birine adam önce elleriyle tek tek köfteleri veriyor, salatayı veriyor, köfteleri alan çocuk da diğer kantinden simit alıp arasına koyarak afiyetle yiyordu. O kadar küçüktü yani.

Kendilerini güldüren erkekler
O zamanlar yapmaktan en çok hoşlandığım şey kalabalık olan sıranın en arkasından “abi bana 850 tane çay, 500 tane simit” “Abi 450 tane döner, 600 tane kola” diyerek bağırmaktı. Kantincinin o küçük delikten tek gözünü dışarı çıkararak “kim la bu manyak” diyen surat ifadesini görebiliyordum. Sırada bekleyen kızlarda bu söylediklerime gülüp “Kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır.” (Kadınlardan sonra virgül yok) cümlesini doğruya çıkarıyorlardı. Bu söylediklerimle kendimi güldürüyordum ve eğleniyordum.

Hocalar istedi
“Bazen daha da ileriye gidip abi bana 2.000 tane simit, 1.500 tane çay. Acele olsun hocalar istedi” felan diyordum. Bu beni diğerlerine göre daha da fazla güldürüyordu. Sokakta yürürken mutlu insanları görüp onlar gibi olmayı istemişsinizdir. Elbetteki herkes, mutlu olan insanlardan hoşlanırlar. Kadınlar da erkekler de... Bu yüzden birilerinin sizden hoşlanması için öncelikle kendinizi güldürmeniz ve mutlu olmanız gerekir. Bunu yaptığınızda zaten sizden herkes hoşlanacaktır.

Ne istersiniz?
Lise bittikten sonra hayatın böyle güzel lezzetlerinden de uzak kaldık. 10 yıldır içimde hep bir yere gidip, aynı lisede olduğu gibi bir şeyler istemek vardı. Bunu da bilinçdışı olarak geçenlerde yaptım. Asosyal bir tesiste “Ne istersiniz?" sorusuna “3.000 tane çay” diye yanıt verdim. Adam, yanımdaki arkadaşlarım, kafede beni izleyenler ve o an tezgahın arkasından bir anda kafasını kaldıran Mustafa Keser’e bir gülme geldi. “Ne 3 bin mi? Abi bugün akşama kadar 3 bin çay satmadık.” diyen elemana “Tamam neyse parası veririz, kaç milyar?” diye cevap vererek rolümü oynadım, sahnemi tamamladım ve dinlenmek için kulise geçtim.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yorumlarınızı yazarken Türkçe imla ve yazım kurallarına dikkat ediniz...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Apple iPod Shuffle 3. nesil kullanımı

"Kosla Oxi Action Vanish Max" fazla oluyor

Arif Sinan ünlü mü ünsüz mü?