Sen de çay mı içiyorsun?

Sen de çay mı içiyorsun?
Elazığ'da bir caminin merdivenlerinde oturmuş etrafı seyrederken yanıma gelip cebindeki paraları çıkardı ve saymamı istedi. 35 lirası vardı. Defalarca saydırdı parasını. İki beşliği bana uzattı ve elindeki tek 10 lirayı göstererek ben de 10 lira olup olmadığını sordu. Neyse ki bi onluk vardı ve parasını tümledim.

Pil, tespih, tırnak makası, yüzük ve koku satıyordu. Henüz Türkçe'yi tam olarak sökebilmiş değil. Mesela üzerindeki o güzel montun renginin gri olduğunu söylüyor :) Elindeki paraları ve sattığı malzemelerin olduğu beyaz poşeti bana verip telefonumu aldı. Tuş kilidi şeklini bulmaya çalışırken onu bir oyun gibi eğlenerek tekrar tekrar denedi. Fotoğraf çekildik. Biraz şimardı :)

Döneri sevdiğini söyleyince hemen karşımızdaki büfeye gittik. Döner ustası kalan son döneri bi öğrenci arkadaşa vermişti. Sıra bize gelince ne yazık ki döner kalmadığını söyledi. Son döneri alan öğrenci arkadaş daha paketi açmadan hemen bana uzattı ve geri verdi. Teşekkür ettik ve başka bir yerde çay içmek için büfeden ayrıldık.

"Sen de çay mı içiyorsun?" diye bi şaşırdı Suriyeli Sıddık :) Çayı çok seviyor ve höpürdeterek içiyor. Sonra biraz dolaşalım diyerek yürümeye başladık. Elimden tutuyor, koluma sarılıyor, öpüyor, kokluyordu... Bana nerede kaldığımı sordu. Israrla beş kardeşinin, annesinin ve babasının yaşadığı evlerinde kalmam için beni davet etti.

Kırtasiyeye girdik ve bir boyama kitabı seçmesini istedim. Beğendiği kitabın bir sayfasında bi kız gördü ve "Bu kızlar için galiba" diyerek başka bir kitap aldı :) Vedalaşırken ertesi gün yine buralarda olacağını ve gelirsem yine görüşmek istediğini söyledi. Boynuma sımsıkı sarıldı, yanaklarımdan defalarca öptü, beyaz poşetinden bir şey seçmemi istedi hediye olarak. Sonra her bir malzemeden bir tane çıkardı ve kalabalığın arasına karışarak satmaya devam etti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Apple iPod Shuffle 3. nesil kullanımı

"Kosla Oxi Action Vanish Max" fazla oluyor

Arif Sinan ünlü mü ünsüz mü?