Bu hastalık 5 binde bir görülür

2010 Altın Örümcek Final töreni için Turkcell Kuruçeşme Arena’daydık. Tabi Media olarak sitelerimizden biri ölüm grubundan çıkmış, sahasında yenilgi görmeden finale kalmıştı.

Dinlendiren müzik
Ara sıra çok güzel hâkâretler bunlar sahneye çıkıp bel altında oba gösteriyor ve ödül törenine devam ediliyordu. Aslında heyecanla Nil Karaibrahimgil’in sahneye çıkmasını bekliyordum. Çünkü yüksek sesle müzik dinlemek ve o sesi beynimin balta girmemiş hücrelerinde hissetmek beni dinlendiriyordu.

MHP’nin 40. yılı ise Sabah’ın 50. yılıdır dedim
Gecenin başında, basın sponsorlarından Sabah gazetesinin kaçıncı yaş gününü kutlayıp kaç mum üflediğini bilene, Apple iPad hediye edeceği söylendi. Bunun üzerine kopya çekerek cevaplar gönderdik. Ben MHP’nin 40. yılı ise Sabah’ın da 50. yılıdır dedim.

Tören bitip, gerekli yerlerden torpil, kız kaçıran ve füzesi olmadığı için ilk 3’e bile alınmayan sitemizin haksız kaybı sonrasında, sayın genel müdürümüz federasyona tepki olarak eşiyle birlikte trübünleri terk etti.

Dalgalarımız gerçeğe dönüştü
Konserin hemen öncesinde, Sabah gazetesinin çekilişinde kazanan ismi söylediler. O dakikaya kadar dalgasını geçtiğimiz “bi de Erkan Yılmaz diyormuş” sözleri sunucunun ağzından dökülüyordu. Bunun üzerine kısa süreli ekran donması yaşayan beynim, ilker abinin bana, “hadi sen çık, ben karamuratım, aynı zamanda iş arkadaşıyım dersin.” demesi ile tamamen kitleniyor, Ctrl+Alt+Del tuşlarının bile devre dışı kaldığını görüyordum.

Selman gibi ayağa kalkmak
Selman gibi ayağa kalkıp, Erkan Yılmaz gibi kolumu salladıktan sonra “buradayım” dedim ve sahneye doğru 100 metre düz koşu yaptım. Koşarken “neden ben yaaa, neden ben!!” diye sorular vardı cevapları çok şıktı ama giyemedim.

Şoktayım, daha ucuzu yoktayım
Sahnede yaşananları anlatmayacağım. Çünkü hâlâ şoktayım, daha ucuzu yoktayım. O an hissettiklerimi anlatmak çok zor. Dalgasını geçip bir anda kendimi sahnede bulunca, egzozu patlamış kamyonların rampa çıkarken sollama yapması gibi bir görüntü oluştu üzerimde.

Manşetler atıldı: Şaşkın talihli
Sunucunun “Biz senin iş arkadaşı olduğunu nereden bileceğiz?” sorusu üzerine telefon etmeyi önerdim. Fakat bu iyi bir fikir değildi. Çünkü ben aradığımda hep o meşgule atar ve tekrar beni arardı. Sahnede bunun olmaması için çok dua ettim ama olmadı. Telefon meşgule düşünce, artık Sabah Cumartesi ekinde “Şaşkın talihli” manşetlerinin gözlerimin önünden geçtiğini gördüm.

Sonunda beni aradı ve mikrofona ağzını tutarak konuşturdular. Yani her ne kadar ilk üçe giremesek de biz de basketbolcular gibi prim olarak iPad kazanmış olduk. Trübündeki yerime dönerken belki olmamıştır umudu ile gözlerimi açıp açıp kapattım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Apple iPod Shuffle 3. nesil kullanımı

"Kosla Oxi Action Vanish Max" fazla oluyor

Arif Sinan ünlü mü ünsüz mü?