Kayıtlar

İnsanlık dışı uygulama

Geçtiğimiz hafta İran’da bir kadının, yüzüne kezzap atıp kör olmasına neden olan sevgilisini affettiğini okuduk ve izledik. Şeriat kurallarına göre kör olan ve yüzü tanınmayacak hale gelen kızın hakkı, kendisine yapılanın aynısını adama yapmasıydı. Ama kız son anda vazgeçti. İnsan hakları örgütünün bu uygulama karşısında “İnsanlık dışı bir uygulama” yorumu, kör olan ve yüzüne bakılmayacak hale gelen kızın acısını bir derece daha artırdığını düşünüyorum. Benim hayatımı karartan ve insanların arasına çıkamayacağım bir şekle sokan bu adamın cezası 5 yıl hapis yatmak mı peki? O adam 5 yıl sonra hapisten çıkıp hayatına kaldığı yerden devam edecek. Ama mağdur olan kız ömrünün sonuna kadar bu acı ile yaşamak zorunda kalacak. Kız herşeye rağmen adamı son anda affetti ve onu Allah’a havale etti. Yapılabilecek en doğru şey buydu belki de. Adam yaptıklarının karşısında kendisine merhametli davranan kız karşısında ezildikçe ezildi. Sanıyorum ki artık ömrünün sonuna kadar vicdan azabı çekecek.

Kafaları değiştirmek

"Kendimi mutlu hissetmek için söylediğim yalanlara inanmama izin veren arkadaşlarım var." Okulun son yılı büyüdüğümün ve artık o eski serseriliğimin kalmadığının az da olsa farkındaydım. Bir zamanlar bana eğlenceli gelen tüm delilikleri yapmak için artık eskisi kadar deli değildim. Bunu ilk anladığım andan çok üzülmüştüm. İnsanlar hep “nerede o eski günler?” diye sorarlar ya, işte o sorunun kaynağı tam orada başlıyor aslında. İnsanın kafası nasılsa yaşadığı günler de ona göre oluyor. Eğer siz o eski kafanızla yaşamaya devam ederseniz “Nerede o eski günler?” sorusunu asla sormazsınız. Bu durum toplumsal bir gerçeği de ortaya koyuyor. “Nerede o eski günler?” sorusunun cevabı zamanın değişmesi değil, kafaların değişmesidir. İnsanlar değiştikçe eski günlerini özlerler.

Sana gitme demeyeceğim ama gitme

Resim
Sana gitme demeyeceğim Ama gitme lavinia Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim İncinirsin yine de sen bilirsin Sana gitme demeyeceğim Ama gitme lavinia Üşüyorsun ceketimi al günün en güzel saatleri bunlar Lavinia yanımda kal Sana gitme demeyeceğim Ama gitme lavinia Adını gizleyeceğim Sende bilme bilme lavinia Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim İncinirsin yine de sen bilirsin Ama Özdemir Asaf (1957)

Türkçe’nin tavanı çöktü

Öğretmenimiz Büyük Ünlü Uyumu nu öğrettiğinde kafamdan ilk geçen şey konuşmalarımda Türkçe kelimeler kullanmaya dikkat edeceğim olmuştu. O zamanlar yabancı kelimelerden oluşan, hatta onları bile bozarak kullanan dükkan isimlerine çok kızıyordum. O zamanlar yabancı kelime kullanmak sadece gösteriş olsun diye iPhone almak gibi birşeydi. Ülkeler artık tankla tüfekle işgal edilmiyor Bir ülkenin dilini bozmak, o ülkenin geleceğini işgal etmek anlamına geliyor. Türkler olarak fazla dostumuz olmadığı için şimdiki durumumuz çok daha kötü. Bırakın dükkan isimlerini, artık insanlar kendi isimlerini bile doğru bir şekilde kullanmıyorlar. Facebook’ta bunların örneklerine çokca rastlayabilirsiniz. Bu bozulma o kadar çok ileriye gitmiş ki, insanlar artık yıllardan beri kullandıkları Türkçe kelimeleri bile yanlış okumaya başlamış. Geçenlerde “ cadde ”yi “ kadde ” diye okuyan bir adam gördüm. Ama bunu espiri olsun diye yapmıyordu. Şimdi hangi ilkokul çocuğuna sorsanız sorun, ingilizce’de c ’lerin

Doğum günüm yaklaştığında ilk aklıma gelen

Doğum günüm yaklaştığında ilk aklıma gelen 2000 yılında bilgisayar sistemlerinin çökeceği yalanı olur. 10 yıldan beri her doğum günümde bu olay aklıam gelir ve bizi ne kadar saf yerine koyduklarını düşünüp gülerim. O zamanlar ortaokuldaydım... O zamanlar ortaokuldaydım ve bilgisayar sistemiyle çalışan su ve elektrik şebekelerimiz olmadığı için çok mutluydum. Amerika’nın sonunun geldiğini düşünüp sevinmiştim. Ama beklediğim şekilde olmadı. Akşam haberlerde sadece bir kaç yazarkasanın 1900 tarihine ait faturalar kestiğini gördüm. Bunun dışında herşey normaldi. 2000 yılı yazarkasa sektöründe çalışanlar için bir dönüm noktası dır. A’dan Z’ye tüm firmalar o yılda bu sektöre girmiş ve ciddi paralar kazanmışlardır. Şuan minicik fiş kesen küçük yazarkasalar o dönemde çıkmıştır. Gönül isterdi ki Amerika’nın suyu elektriği kesilsin, kurusunlar, pis kalsınlar aç kalıp yok olsunlar :) Bunlar olmadı ama benim beynim bu milenyum sendromundan baya bir etkilendi.

Profilo Bir tek anneler dayanır reklam filmi

Resim
Reklam çok başarılı. İnsanın anne olası geliyor. Oldukça etkilendim.

The End: USAme

Resim
"USAme Bin Ladin'in öldürülmesi, Amerika için, dünya genelinde barışın peşinde olan insanlar için ve 11 Eylül 2001'de sevdiklerini kaybeden herkes için bir zafer anlamına geliyor." George W. Bush Peki bu büyük başarınız evlerini yıktığınız, yanlışlıkla annelerini ve babalarını öldürdüğünüz çocuklar için ne anlama geliyor? Masum insanların sizin kanlı planlarınızla ne ilgisi vardı? Gün gelecek bu acıyı yaşattığınız çocuklar da, demokrasi demokrasi diye havlayarak girdiğiniz yeraltı zengini bu ülkelere yaptıklarınızdan intikam alacaktır.