Kayıtlar

Hasretler ayrılıkla başlar

Resim
Önceleri sessizdir ayrılanlar, Mutluluğu başka yerde ararlar, Oysa geçen günlere yakınırlar Ayrılıktır bu çeken anlar... Bütün anılar canlanıverir, sanki bitmemişler gibi. Eser ayrılık yeli, giden sevgilinin ardından...

Üsküdar Sefa sofrası ve SAF servis

Üsküdar Sefa Sofrasında, sadece burnumdan değil beş duyu organımdan gelen bir yemek yedim. Yemekleri çok lezzetli gerçekten ve ucuz. Self servis sistemi var fakat ızgara çeşitlerini isterseniz biraz bekliyorsunuz ve masanıza getiriyorlar. Biraz bekliyorsunuz dediğim yaklaşık 30 dakika kadar. Tavuk ızgara istediğinizi 3 kere tekrarlamanıza rağmen önünüze et ızgara getirebiliyorlar. Eğer yanlış sipariş getirirlerse, doğrusunu getirmek için sizden 6-7 dakika süre isterler. Bu 6-7 dakika Türkiye saatine göre 15 dakikaya denk geliyor. Biliyorsunuz restoranların saatleri bize göre iki saniye de bir ilerliyor. Garsonlara "Siparişim nerde kaldı?" diye sorun. Size gülümseyerek " şaşırmış " taklidi yapacak ve " aa daha gelmedi mi? " diye soracaklardır. Yarım saatin sonunda sanki hiçbir şey olmamış gibi tabağınızı önünüze koyarlar. Kutu kolayı içmek için ne bir bardak ne de bir pipet istemeye korkarsınız. Çünkü bir yarım saat daha bekleme korkusu sarar sizi.

Boştan farklı bir eleman

Resim
Merkezden uzaklaşıp sonsuza doğru ilerlerken, yakın sokaktaki evin penceresinin önünde durdum yine. Buradan daha ileriye hiç gitmedim. İç dünyamda yaşadığım iki şiddetli depremden sonra başlayan kurtarma çalışmaları, aynı zamanda konuşma balonumda hep aynı meselenin gündemde kalmasına neden oluyor. Yaptığımız işlere anlam katan neydi? Boştan farklı bir küme iseniz elemanlarınızın her biri çok değerlidir. Değerli şeylere sahip olmak insana eşit oranda mutluluk ve hüzün verir. Konuşmak değerli bir elemansa ve siz bu elemana sahipseniz, bu sizi mutlu eder. Peki konuşmanın değeri ne ile ölçülür? Tersi ile mi? Tamamladığı diğer elemanlarla birlikte mi? Yoksa kazandırdıkları ve kaybettirdikleri ile mi?

Bir tribün faciası

Resim
Tamam Beşiktaş’ı tutmayabilirim ve en sevdiğim tezahürat da “ Yeter Yıldırım Demirören Yeter ” olabilir ama harika bir taraftarı var. Sadece bu yüzden 5 kere Beşiktaş’ın maçına gittim. Quaresma’nın imza törenine çoşkulu taraftar olarak ben de katıldım. Çarşı grubunun içerisine kendimi attığımda artık grup içi ücretsiz tarifeye geçmiş ve NTV, Kameramanlar, Stat görevlileri, İsrail, ABD gibi çeşitli kişi ve kuruluşlar hakkında güzel cümleler kurmaya başlamıştık. Bira içenler, meşale yakanlar… Yasak olan ne varsa içerideydi. Sayının artması ile birlikte milli ses geliri yükseliyor ve ortaya harika bir tablo çıkıyordu. Amigo abinin saha içerisinde bir maç oynanmamasına karşılık “ Kartal gol gol gol ” tezahüratını yaptırması o günün benim için en büyük hediyesi idi. Ne var ki kısa süre içerisinde ortamın pembesi gitti ve tozu kaldı. Kimliği belirsiz kişilerce 25 bin kişinin içerisine atılan bir torpil, ayağımın üzerinde patlayarak kampanyadan aldığım ayakkabımın delinmesine neden old

Algılayamadığım teknolojiye neden para vereyim? Apple iPhone 4

Resim
Yaklaşan doğum günüm nedeni ile Apple’ın, iPhone 4’ün çıkış tarihini öne alması beni çok mutlu etti. Açıkçası böyle bir sürpriz beklemiyordum. Yeni iPhone modelinden beklentim görüntülü görüşme özelliğinin olması ve kamerasının daha da iyileştirilmesi idi. Sağolsunlar Apple mühendisleri bu isteklerimi değerlendirmiş ve çift kamera ile görüntülü görüşme yapabilen ve 5 MP çözünürlüğünde HD video kaydı yapabilen süper bir ürün ortaya çıkarmışlar. Retina Display Daha önce kendimi iPhone 3GS ile karşılaştırmıştım. Yakında iPhone 4 ile de karşılaştırma yaparım. Yalnız en çok merak ettiğim, insanın gözünün algılama kapasitesinden bile daha yüksek çözünürlükte olan ve Retina Display adı verilen yeni teknoloji ekranı çok merak ediyorum. Apple’ın bu hareketinden şunu çıkarttım. Algılayamadığım teknolojiye neden para vereyim? Nedensiz sevmek Ama atalarımızın dediği gibi “sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir.” sözünden dolayı buna mantıklı bir neden aramaya gerek yok. iPhone 4 sevil

Çitliyo, beynimin içinde çıtlıyo

Resim
Sabah 10'da yattığım için aşağıda anlatılan durum çok normal aslında. Günlerden bir gün sabah simit almak için fırına gitmiştim. Fırında çeşit çeşit simitler vardı. Genelde çörek otlu olanı alıyorum. Fırındaki o kadını ne zaman görsem aklıma " Üvey anne " espirisi geliyor. Bu espiri hakkında daha sonra açıklama yapacağım. İşte o an Simitlerimi alıp fırından çıktıktan sonra çiçekli bahçemizin yollarında koşarken gözüm köşedeki büfenin dışında duran çekirdek paketlerine takıldı. Markası "Çitliyo" olanlar :) ve ne gariptirki o paketi görür görmez yüksek bir ses tonu ile kaldırımın ortasında " Çitliyo, muhabbete kitliyo " dedim ve yoluma devam ettim. Hatırlamak istemiyorum Fazla sürmedi, bir kaç saniye sonra kendime geldim ve gördüm ki; cebren ve hile ile aziz beynimin, bütün kıvrımları zapt edilmiş, bütün boşluklarına girilmiş, bütün masaları dağıtılmış ve kafamın her köşesi bilfiil işgal edilmiş durumdaydı. Gülüşmeler ve şaşkın bakışlar içerisinde ağlaya

Üstün Alman teknolojisi ile Uçan Ev projem

Resim
İlkokulda ve ortaokulda hiç iş eğitimi dersi görmedik. Bu yüzden elim bu tür şeylere hiç yatkın değil. Özel ders verdiğim ilkokul 3. sınıf öğrencimin proje ödevi olan bu çalışma, kendisi GTA4 oynarken benim üstün zekam sayesinde ortaya çıkmıştır. Fikir hakları kendisine aittir. Evi 1 saat gibi kısa bir süre içerisinde bitirdim. Evin son hali, öğretmenin "Bu ödevi baban yada annen yapmış." dedirtmeyecek ve hatta böyle bir şüphe bile uyandırmayacak cinstendi. Bu kadar da başarılıyım.