Kayıtlar

Dünya Senin için Yaratılmadı

Resim
Dünya Senin için Yaratılmadı Contası bozuk musluk gibi gece gündüz su damlatıp hem barajların doluluk oranını düşüren hem de çıkardığı sesle sivrisinek kovucu uygulamaları en çok indirilen uygulamalar listesinde geriden bırakan insanlar var etrafımızda. Hiç beklenmedik bir anda karşınıza çıkıp, ishal olmuş bir kuşun kafanıza pislemesi sonrasında olduğu gibi ıslak mendil arattıran bir telaş uyandırıyorlar. Mesela dudak payı sıfır olan ağzına kadar dolu bir otobüste, hamile kalmış yaşlı bir gazi görse bile yer verme nezaketi göstermeyecek kadar koltuğa karşı kara sevdaya tutulmuş biçimde otobüs camının köşesinde yazan fabrika bilgilerini defalarca okuyan ve her 10 İsviçreli bilim adamından 9'unun insan olduğunu onaylamadığı bir canlı düşünün. Canlı diyorum çünkü insan mı, hayvan mı yoksa bitki mi olduğunu anlamak için Adli Tıp Kurumundan onaylı belge almak gerekiyor. Ağzını geviş getiren bir ineğin kuyruğu gibi sağa sola sallayarak sakız çiğneyen kadına 3 joker hakkı vermeme rağme

Benim Her şeyim Olan Küçük Şeyler Vardır

Resim
Benim Her şeyim Olan Küçük Şeyler Vardır Hayat çoğu zaman sadece çevremde devam ediyor. Benimle bilgisayarımın ekranı arasında. Benimle telefonum arasında. Evimin tek odasında, karanlıkta uzanıp müzik dinlerken... Perdeyi aralayıp dışarıya bakmazsam, içinde bulunduğum cehennemin farkında olmuyorum. Aynanın karşısında çok defa gözlerimin içine bakmışımdır. Yabancı geliyorum kendime. Eğer aynanın karşısına geçip bakmazsam kim olduğumun farkında olmuyorum. Seslerden hep rahatsız oldum. Ben sadece duymak istediğim sesleri duymak istiyorum. Hangi şarkı gözlerimi yaşartmayı başarırsa ben o zaman rahatlıyorum. Kulağımda istediğim sesler olmazsa ben duyduklarımın farkında olmuyorum. İnsanlara ve olaylara sadece gözlerimin gördüğü şekilde bakmadım. Onları anlamaya çalıştım, seslerini dinledim. Duygularını hissetmek istedim. Beni çok kızdıranlar da oldu, çok güldürenlerde. Fakat insanları anlayamıyorum. Çünkü içinde menfaat, para ve dedikodu olmayan ilişkilerde kimin arkada

Magnum Şiiri

Resim
MAGNUM ŞİİRİ Getir şef onları da getir, Donat masayı baştan başa, Koy kremasını bolca koy, Çikolatayı, sosu, yığ anasını satayım... Dur, Çubuğu ver önce. Çikolata ver, badem ver, oh ne güzel getir. Aynısından bir tane daha getir bol kremalı, Valla fıstıklısı da olur, Bolca fıstık, kaymakta sık... Peçete getir, ıslak mendille, Sade çikolatalı bile gider bu mevsimde, Bir kat daha karamel at etrafına, Süsle az daha gözümüz doysun, Gönlümüz bir güzel dondurma görsün... Canım hep Magnum yemek istiyor şef, Bir çubuk daha atsan, Çilek, Badem, Fıstık, yanında kola soğuk olsun, Buz gibi suyu eksik etme masadan, Fındık ezmesi, Çikolata sosu, Kivi, Portakal, Mandalina, Ne varsa getir, Getir 8-10 tane ondan da getir, Boşalanları götür şef, boşalanları götür... Bir tane daha verirsen hayır demem ustam, Maraş usulü sade beyaz olsun, Beyaz deyince muz olmadan olur mu? Getir masaya boydan boya kondur, Şefim şimdilik senden istediğim budur... CELLMANN | Ben Has

ikaRUS

Resim
ikaRUS Her defasında şoföre "Bağlarbaşından mı gidiyor?" diye sorup "Hayır" cevabını aldıktan sonra "Tamam o zaman buna bineceğim." diyerek bindiğim, 12 numaralı otobüse binmek için durağa doğru sol şeritten hızlıca yol alıyordum. Durakta kapısı açık bir şekilde bekleyen fakat içinde şoförü olmayan bir otobüs, otobüsün kapısının önünde sıraya geçmiş 20'den fazla insan ve bu insanların en başında bekleyen iki delikanlı amca vardı. Otobüsün kapısına geldiğimde bu iki amcanın şöyle konuştuklarını işittim: -Belki bu değildir bekleyelim. Belki başka otobüs gelecektir. İşte bu iki amcanın, bugüne kadar hiç kız arkadaşı olmayan ama alışveriş merkezinin önünde bekleyip yoldan geçen kızların kendi aralarındaki konuşmalarına yüksek sesle cevap verirken "sempatik" olduğunu düşünerek bir kız arkadaşının olacağını sanan, kız arkadaşı olduğunda da ona karşı koruyucu ve kollayıcı bir hap gibi davranıp, normalde kendisi gece 2-3'te eve gelirken

Sen de çay mı içiyorsun?

Resim
Sen de çay mı içiyorsun? Elazığ'da bir caminin merdivenlerinde oturmuş etrafı seyrederken yanıma gelip cebindeki paraları çıkardı ve saymamı istedi. 35 lirası vardı. Defalarca saydırdı parasını. İki beşliği bana uzattı ve elindeki tek 10 lirayı göstererek ben de 10 lira olup olmadığını sordu. Neyse ki bi onluk vardı ve parasını tümledim. Pil, tespih, tırnak makası, yüzük ve koku satıyordu. Henüz Türkçe'yi tam olarak sökebilmiş değil. Mesela üzerindeki o güzel montun renginin gri olduğunu söylüyor :) Elindeki paraları ve sattığı malzemelerin olduğu beyaz poşeti bana verip telefonumu aldı. Tuş kilidi şeklini bulmaya çalışırken onu bir oyun gibi eğlenerek tekrar tekrar denedi. Fotoğraf çekildik. Biraz şimardı :) Döneri sevdiğini söyleyince hemen karşımızdaki büfeye gittik. Döner ustası kalan son döneri bi öğrenci arkadaşa vermişti. Sıra bize gelince ne yazık ki döner kalmadığını söyledi. Son döneri alan öğrenci arkadaş daha paketi açmadan hemen bana uzattı ve geri ve

İnsan İlişkilerinde İyi Niyet

Resim
İnsan İlişkilerinde İyi Niyet "İyi niyet" olduktan sonra iki insan bütün sorunların üstesinden gelebilir. Ama bir insanda art niyet varsa, en ufak bir sorun bile sanki dünyanın en büyük sorunuymuş gibi büyütülür ve kavga değil savaş çıkartılır. İnsan "hata" yapan bir varlıktır İyi niyetimizi korumak adına "İnsan" dediğimiz varlığın "hata" yapan bir yapısı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Burada bahsettiğimiz konu, sizi dolandıran, ihanet eden, açıkça ve isteyerek yalan söyleyen birine karşı takınacağımız tavır değil, farkında olmadan, doğası gereği hataya düşmüş bir insana olan yaklaşımızdır. Çevrenizdeki insanların tavrı Bir hata yaptığınızda arkadaşınız, aileniz, sevgiliniz, eşiniz, öğretmeniniz ve patronunuz buna nasıl yaklaşıyor bir dikkat edin. Sizi yargılayıp, hakaret edip, aşağılayıp, dışlıyorlar mı? Yoksa size doğru olanı söyleyip, sizi doğru olana mı yönlendiriyorlar? Yaptığınız hatayı sanki "hep yapıyormuş ve bundan so

Nihat Hatipoğlu'na Soru Sorma Tekniği

Resim
Nihat Hatipoğlu'na Soru Sorma Tekniği Baba, Oğul ve Kutsal Para üçlüsünün yeni temsilcilerinden olan, 2005 yılından bu yana çeşitli kanallarda " Dr. Ferudun Kunakla Sağlıksız Yaşam " " Mahmut Tuncer ile Delirmeceler " " Ne Yapayım Su İçsem Yakışıyor " gibi programlara alternatif oluşturmayı amaçlayan, ara sıra rahatsızlandığında yada ekstralar olduğunda yerine yedek batarya olarak oğlunu yayına alan Hatipoğlu, özellikle dini duyguların zirve noktalara ulaştığı dönemlerde tezgahının önündeki kalabalığı artırıp satışları 3'e 4'e katlamaktadır. Arka planda sürekli olarak, " Toplumda Yok Olma Noktasına Gelmiş Komşuluk İlişkilerinde Apartman Yöneticilerinin Rolü " sempozyumunda bile çalsanız dinleyenlerin " Bu kesin dini bir programdır " diyeceği bir müzik çalıyor. Bu müzik arka planda çalarken siz bir bilgisayar oyunundan bile bahsetseniz yine aynı sayıda bir dinleyici kitlesine ulaşırsınız. "Abi şurda hep yanıyorum,