Kayıtlar

Neye sinirlendim? etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Garantinin yeni reklamında bir eşekten akıl alıyoruz

Resim
Garantinin hayvanlı reklamında “Garantisiz kimse kalmasın” sloganı ile herkesin Garanti Bankası müşterisi olması isteniyor. Bunu isteyen ve insanlara akıl veren de eşekten tavuktan oluşan hayvanlar grubu. En düşük memur maaşının yaklaşık 1.500 TL olduğu ve her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin memur olmak için yarıştığı bir ortamda, ceplerinin boş ve önünde bir simit yer alan “memur Cenk bey”; Elinde kocaman bir kavanozla, pencere önündeki güvercine sanki dilencilik yaparak geçimini sağlıyormuşcasına bir bakış ile “İşte bugünkü hasılat bu” dermiş gibi gösterilen “bizim Necmiye”; 2010 yılında yapılan düzenleme ile yaş sınırı olmaksızın tüm emekliler maaşını PTT aracılığı ile evine teslim alabilirken, sıra bekleme diye akıl verilen bizim beli bükük Ali amcamız; Köpekle tavla oynarken başına su dökülen ve neden böyle saçma bir sahnenin reklam filmine dahil edildiği hakkında bir fikrimin olmadığı, saf “esnaf Mustafa”; Otobüsün motor kısmı açık olduğu halde lastiklerin üzerinde akıl hastas

Van Depreminde ilçelere neden yardım götürülemedi?

Açıkcası Van’a yaptığım yardımları çok içimden gelerek yapmadım. Bunda yardımların PKKnın eline geçme ihtimali olma olasığının yüksek olması etkili oldu. Ayrıca Van belediyesi PKKlı. Bu yüzden yapılacak yardımın hiçbir aracı olmadan doğrudan ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını istedim. Depremden sonra orada görev yapan polislerle konuştum. Bana çok üzücü olaylardan bahsettiler. Van’da bazı şerefsizler o kadar insan soğukta dışarda yatarken Kızılayın çadırlarını çalıp tanesinin 350 TL’den satmaya çalışıyorlarmış. Bir adam 20 çadırla birlikte yakalanmış. Ayrıca pkklı elemanlar yıkılan evlerin arasından değerli eşyaları çalıyormuş. Üstelik depremde hayatını kaybeden insanların kollarını keserek. Polislerle konuştuğum gün, İstanbul’dan gönderilen 2 kamyon gıda yardımının kamyonlarla birlikte pkk tarafından çalındığını da öğrendim. Bu gibi durumların hiçbiri yardımların kesilmemesi için basına açıklanmıyor. Polis, asker, sivil toplum kuruluşları Van için birlik olurken Van’da yaşayan pkklıl

O kadar deprem vergisi verdik, nerede bunlar?

O kadar deprem vergisi verdik, nerede bunlar? Van depreminden sonra yaşanan aksaklıklar, 17 Ağustos depreminden sonra sadece bir yıl alınan vergileri gündeme getirdi ve herkes “O kadar deprem vergisi verdik, nerede bunlar?” demeye başladı. Alınmayan bir verginin hesabını soranlar aynı zamanda cevabını da vererek ülkenin gündemini çikolatalı pudink gibi karıştırmışlardır. Bugün 30’una yaklaşmış olan gençlerin çoğu şimdiye kadar sadece AKParti iktidarını gördüler. Şimdi bu yaşlardaki bir gence “Koalisyon hükümetinden” bahsettiğinizde, “Ne saçmalıyorsun, öyle şey mi olur, iki tane başbakan mı olur?” diyor. “Ne ikisi be kardeşim 3 tane başbakan bile oluyor.” dediğinizde kendisiyle dalga geçtiğinizi düşünüp size kızıyor. Deprem vergileri duble yollara gitmiş Sordukları soruya duble yol cevabını verenler arkalarına işte bu yukarıda bahsettiğim gençleri de alarak insanların düşünmesine izin vermeden depremden bile pay çıkarma çabasına girdiler. Halktan alınan vergilerin yine halka

Müşteriyi Üzmeyin

Yeni şirket politikamız "Müşteriyi Üzmeyin." olunca telefonla bizi arayıp test etmek isteyenlerin dereceleri de arttı. İnsanın böyle müşterileri varsa zaten üzmesine de gerek yoktur. - Merhaba elinizde LG şarj aleti var mı? + Hayır yok. - Ama internette "Yakında stoklarımızda" yazıyor. - Sepetimden ürün silmek istiyorum. "Sil" tuşuna bassam silinir mi? + Evet silinir. - Teşekkür ederim. - Merhaba sitenizde bir çok ürün görüyorum. Hepsi size mi ait? + Hayır yarısı karşıdaki bakkalın. - Teşekkürler.

Sallasam Tutar mı?

Çağrı merkezinde çalışmak, deliler hastanesine ön kayıt yaptırmak ile aynı şeydir. Her çağrı geldiğinde, sevdiklerimizle birlikte yaşağıdığımız bu dünyayı daha başka kimlerle paylaştığımızı gördükçe, içinizdeki insan sevgisinin azalıp, hayvan sevgisinin arttığını da göreceksiniz. - Ama benim e-posta adresim yok. + O zaman sallayın bir tane adres. - E ama sallasam tutar mı? - Pantech PG1600 telefonum var, telefonumu çok seviyorum. Bataryasını alabilir miyim? + Bizde bu ürünün bataryası yok. - Ben görüyorum ama. + Tamam o zaman fiyatı nedir? - ee şey... + Sepete ekle butonu var mı? - eee....?? - (Karısı telefonu aldı ve merhaba eşim zorla arattırdı. Ekranda "Aradığınız ürün bulunamadı." yazıyor. - İnternetten sipariş versem kargoyla gönderme imkanınız var mı? + Zaten sadece kargoyla gönderiyoruz. (Yok tüm Türkiye siparişini gelip kendi alıyor. Biz kargoyla gönderemiyoruz.) - Kasa almak istiyorum. + Ürünü internette gördünüz mü? - Hayır görmediğim için arıyor

Amerika'da idam cezası var

Menfaatleri söz konusu olduğunda suçlu-masum ayırmadan herkesi katledebilen Amerika, hak ve hukuk bilmez uygulamaları ile kendisine sadece düşman kazanmaya devam ediyor. Amerika'nın sergilediği bu tavırların cezasını da yine masum insanlar çekiyor. Her fırsatta zengin yer altı kaynaklarına sahip müslüman devletlerine, terör konusunda suçlamalar yönelten Amerika, "insan hakları" konusunun da kendisi için hassas olduğunu söylüyor. İdam denildiğinde çoğu kişinin aklına İran'ın gelmesine karşılık, Amerika'da da idam cezasının olduğunu ve en çok idam yapan ülkenin Çin olduğunu kimse bilmiyor. İdam cezası Amerika'da da var ve bu yıl 11 Ağustos'a kadar 9 kişi idam edildi. Ama dünyanın hiçbir ülkesi bu idamlar karşısında bir kınama yayınlamadı. 2010 yılı idamlar: Çin: 2000'den fazla olduğu tahmin ediliyor. İran: 252 ABD: 46 Yapılan idamların çoğu uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığı suçlamalarından. Sonrasında ise cinayet ve tecavüz suçları geliyor. Am

Ordu Göreve

Resim
40 yıldır bu ülke, karanlık güçlerin kontrolünde olan terör ile uğraşıyor.  Zamanında " ORDU GÖREVE " diye pankart açan demokrasi düşmanları ile emekliliklerini isteyen bu paşa takımı, ordunun görevinin sadece " darbe yapmak "tan ibaret olduğunu sanıyorlardı. Kendilerini göreve çağıran demokrasi düşmanlarına karşılık 10 yıldır darbe planları ile uğraşanlar, terörün bitmesini, Türkiye'nin gelişmesini ister mi? Terör biterse AK Parti’nin daha fazla oy alacağını düşünürler. Çünkü bunlar vatan uğruna koltuk pazarlığı yapacak insanlardır. Darbe konusunda uzman olan generaller, söz konusu terör olunca 3-5 çapulcu karşısında 40 yıldır ne şeref bıraktılar ne de haysiyet. Hem dünyanın en güçlü orduları arasında gösterilip, hem de 3-5 eşkiyaya kendi askerini esir aldıran, her ay onlarca şehit veren dünyanın en güçlü başka bir ordusu yoktur. Sonunda tekmeyi yiyenler bugüne kadar verilen binlerce şehidin ve şehit ailelerinin ruhuna huzur doldurmuştur. Yurdun dört bi

10 yıl önce de dünyanın en pahalı benzinini kullanıyorduk

Resim
Pahalı benzin kullandığımızı nasıl anladık? Türkiye, Cumhuriyet tarihinden bu yana her zaman dünyanın en pahalı benzinini kullanmıştır. Demirel varken de en pahalı benzini kullanıyorduk, Ecevit varken de. Ama insanlar o dönemlerde açlık ve sefalet çektiklerinden dolayı benzinin pahalı olması onlar için bir şey ifade etmiyordu. AKP iktidara geldi, ekonomi düzeldi ve refah seviyesi arttı ve o zaman benzin konusunda sesler yükselmeye başladı. Karnı doyan vatandaş kendisini biraz zorlayıp ev aldı. Evini alanlar biraz daha para biriktirdi ve kendilerine bir araba aldı. Daha düne kadar işe yürüyerek veya bir kaç vesait değiştirerek gidenler araba sahibi olunca, dünyanın en pahalı benzinini kullandığımızı gördüler ve haklı olarak şikayet etmeye başladılar. Benzin fiyatları hakkında yapılan şikayetler ekonominin düzeldiğini ifadesidir. Demek ki bir litre benzin için 4 TL veremeyecek araba sahibi insanlar var. Zaten AK Partinin düzeltmesi gereken iki şey kaldı. Biri bu benzin fiyatları,

İnsanlık dışı uygulama

Geçtiğimiz hafta İran’da bir kadının, yüzüne kezzap atıp kör olmasına neden olan sevgilisini affettiğini okuduk ve izledik. Şeriat kurallarına göre kör olan ve yüzü tanınmayacak hale gelen kızın hakkı, kendisine yapılanın aynısını adama yapmasıydı. Ama kız son anda vazgeçti. İnsan hakları örgütünün bu uygulama karşısında “İnsanlık dışı bir uygulama” yorumu, kör olan ve yüzüne bakılmayacak hale gelen kızın acısını bir derece daha artırdığını düşünüyorum. Benim hayatımı karartan ve insanların arasına çıkamayacağım bir şekle sokan bu adamın cezası 5 yıl hapis yatmak mı peki? O adam 5 yıl sonra hapisten çıkıp hayatına kaldığı yerden devam edecek. Ama mağdur olan kız ömrünün sonuna kadar bu acı ile yaşamak zorunda kalacak. Kız herşeye rağmen adamı son anda affetti ve onu Allah’a havale etti. Yapılabilecek en doğru şey buydu belki de. Adam yaptıklarının karşısında kendisine merhametli davranan kız karşısında ezildikçe ezildi. Sanıyorum ki artık ömrünün sonuna kadar vicdan azabı çekecek.

Türkçe’nin tavanı çöktü

Öğretmenimiz Büyük Ünlü Uyumu nu öğrettiğinde kafamdan ilk geçen şey konuşmalarımda Türkçe kelimeler kullanmaya dikkat edeceğim olmuştu. O zamanlar yabancı kelimelerden oluşan, hatta onları bile bozarak kullanan dükkan isimlerine çok kızıyordum. O zamanlar yabancı kelime kullanmak sadece gösteriş olsun diye iPhone almak gibi birşeydi. Ülkeler artık tankla tüfekle işgal edilmiyor Bir ülkenin dilini bozmak, o ülkenin geleceğini işgal etmek anlamına geliyor. Türkler olarak fazla dostumuz olmadığı için şimdiki durumumuz çok daha kötü. Bırakın dükkan isimlerini, artık insanlar kendi isimlerini bile doğru bir şekilde kullanmıyorlar. Facebook’ta bunların örneklerine çokca rastlayabilirsiniz. Bu bozulma o kadar çok ileriye gitmiş ki, insanlar artık yıllardan beri kullandıkları Türkçe kelimeleri bile yanlış okumaya başlamış. Geçenlerde “ cadde ”yi “ kadde ” diye okuyan bir adam gördüm. Ama bunu espiri olsun diye yapmıyordu. Şimdi hangi ilkokul çocuğuna sorsanız sorun, ingilizce’de c ’lerin

The End: USAme

Resim
"USAme Bin Ladin'in öldürülmesi, Amerika için, dünya genelinde barışın peşinde olan insanlar için ve 11 Eylül 2001'de sevdiklerini kaybeden herkes için bir zafer anlamına geliyor." George W. Bush Peki bu büyük başarınız evlerini yıktığınız, yanlışlıkla annelerini ve babalarını öldürdüğünüz çocuklar için ne anlama geliyor? Masum insanların sizin kanlı planlarınızla ne ilgisi vardı? Gün gelecek bu acıyı yaşattığınız çocuklar da, demokrasi demokrasi diye havlayarak girdiğiniz yeraltı zengini bu ülkelere yaptıklarınızdan intikam alacaktır.

Blogspotun kapatılması hakkında

Blogspotun kapatılması hakkında Digiturk’ü haklı buluyorum. Elbetteki ticaretini yaptıkları bir işin bazı hırsızların kazanç kapısı olması çok üzücü. Blogspotun kapanıp açılma kararının alınması sürecinde Google’ın işlemleri yavaşlatma çabalarına da aynı şekilde üzüldüm. Sonuçta Digiturk’ün şikayetine konu olan adresler belliydi. Google istese sadece bu adresleri engelleyebilirdi. Fakat Google, hükümetin kendisini sıkıştırdığı “vergi” konusuna karşılık tüm blogspot kullanıcılarını mağdur etmeyi tercih etti. Basit bir olay büyüdükçe büyüdü. İnternetin geçmişi çok fazla olmadığı için ve ülkemizdeki büyük çoğunluğun henüz internet kullanımı ileilgili bir eğitimi olmadığı için yanlış anlaşılmalar çok oluyor. MSN kullanan birisi mail adresinin olmadığını söylüyor. Kendisine www.ile başlayan bir adres söylediğinizde bunu tarayıcının adres satırı yerine, önce Google’ı açıp sonra arama kutusuna yazıyor. Hal böyle olunca mahkeme kararına Blogspot yerine Blogsport yazan katip yeni bir ala

Dekont olayı nedir?

Bizim okuldaki zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı olan bir görevli, tam bir sene sonra, harç paramı yatırmadığımı iddia edip benden yaklaşık 700 TL’yi yeniden yatırmamı istedi. Üstelik bunu okulun duyuru panolarında, kantin ve pastanelerde, konferans salonlarında boy boy afiş bastırarak. Konuyla ilgili görüşmek için okulu telefonla aradım. Tabi ki böyle bir durumda, o anki sinirle karşıma çıkan ilk kişiye: “Acaba bir senedir aklınız nerdeydi?” diye sordum. Bir üniversite düşünün. Öğrencilerinden biri harç parasını yatırmayacak ve siz bunu tam bir sene sonra fark edeceksiniz ve bu sebepten dolayı öğrenciyi okuldan atacaksınız. Kayıt ve ekle sil son gününden sonra tüm dekontlar incelenir ve en geç 1 ay içerisinde harç parası yatırmayan öğrenciler çağrılır. Fakat ben ne hikmetse tam bir sene sonra çağrılıyorum. Okuldaki görevliye parayı yatırdığımı, zaten verdiğim makbuz karşılığında kayıt yaptırdığımı söyledim. Sistem seni yalanlıyor diyerek banka dekontumu getirmemi istedile

İnsanlar medeniyete gitse olmuyor mu?

Bu sabah Fox TV’de yayınlanan ve Fatih Portakal'ın sunduğu Çalar Saat programını izledim. İzleyicilerden biri Konya’nın bir yaylasında bulunan 20 haneli bir köyün videosunu çekmiş ve burada elektirik, su ve telefonun olmadığından, köylerine yol yapılmadğından şikayetçi olmuş. İnsanın olduğu her yere medeniyet götürmek?? Bu duruma Fatih Portakal’ın tepkisi şöyle oldu: “ Şimdi 20 haneli köye yol, su, elektrik götürülür mü be kardeşim diyebilirsiniz. Fakat insanın olduğu her yere medeniyet götürülmeli. ” İnsanlar medeniyete gelse olmuyor mu? Sadece yaz aylarında yaylaya gelen toplam 40 kişi için o bölgeye bu kadar yatırım yapılması mantıklı mı? Konya Ereğli ilçesine bi baksınlar bakalım altyapısı tamam mı? İlkokul ve lise binaları nasıl? Gelen şikayetlerin mantıklı olarak değerlendirilmesi gerekli. Henüz ilçedeki sorunlar tam anlamıyla çözülmemişken bu vatandaşın köyümüzde yol yok demesi çok saçma. (24.02.2011)

Biz mi kazandık Ceple Kazan mı?

Geçtiğimiz günlerde sonuçları açıklanan ve katılan milyonlarca kişiyi hayal kırıklığına uğratan Ceple Kazan çekilişinde firma dünyanın parasını kazandı diyebiliriz. Türk halkının güvendiği isimleri reklamlarında oynatan firma, bu şekilde katılımın artmasını sağladı. Şimdi ise milyonlarca lira fatura ödeyen abonelerin suçlamaları ile karşı karşıya. Sonuç olarak firma hediye maliyetlerinin 400 katını cebine indirdi. İnsanlar kendi saflıklarının cezasını çekiyor Açık konuşmak gerekirse bu kampanyaya katılıp kazanamadığı için savcılığa suç duyurusunda bulunan, kazanamadığı için “Bu işte bi hile var.” diyen, kazanmadığı için “Dolandırıldık, kandırıldık.” açıklamaları yapanların hepsi kendi saflıklarının cezasını çekiyor. Birine bir hediye çıksaydı hemen döneklik yapardı Eğer bu insanlardan biri ev kazansaydı, emin olun ki Ceple Kazan firmasını yere göğe sığdıramazdı. Birine bir araba çıksaydı en güvendiği firma Ceple Kazan olurdu. Kimse sizi zorla bu çekilişe katılmak durumunda bırak

Ben de tasfiye ederim

Satın aldığı telefonu çok beğenen kullanıcıların, telefonları ile ilgili yazdıkları yorumların altına "Telefonu şiddetle tasfiye ederim." yazması beni hem üzüyor hem de sinirlendiriyor. Özellikle "tasfiye" kelimesi. Bu yanlışı yapanlara baktığımızda genellikle lise öğrencileri karşıma çıkıyor. Bilgisayar derslerine öğretmen olmadığı için geometri hocası giren lise öğrencileri... Facebook'ta, MSN'de ve SMS yazarken kısaltmalar kullanan, Türkçe karakterden kaçınan yeni nesil... Atatürk'ün "Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır." sözü çok önemli ve çok doğru. Ortada şöyle bir durum var: Bir tarafta yeniliklere ve öğrenmeye açık, her gördüğünü doğru veya yanlış gözetmeksizin alan öğrenciler, diğer tarafta ise teknolojiden korkan, uzak duran, alışamayan öğretmenler. Durum böyle olunca yeni nesil kendi yolunu kendi çiziyor.

Turkcell, son bir yılda 14 milyon abone kaybetti

Resim
Önce belgeler: Turkcell’in geçen sene açıkladığı ve şuan kendi internet sitesinde de bulabileceğiniz abone sayısı rakamları: İnanmazsan say bak Rakamlara göre geçen sene 3. çeyrekte Turkcell’in abone sayısının 36 milyon olduğu görülüyor. Şimdi ise bu rakam 33.9 milyon. Bu durumda “12 milyon kişinin” Turkcell’i tercih etmesi için, önce 14 milyon kişinin Turkcell’den ayrılması gerekli. Vodafone’un Kaçan Kurtuluyor reklamı Bu büyük rakamların oluşmasını Numara Taşıma sistemi sağladı. Turkcell’in, Numara Taşıma’nın ilk ayında “Birinciyiz.” reklamlarını hatırlıyoruz. Şimdi bu reklamları Vodafone yapıyor. Vodafone’un “Kaçan Kurtuluyor.” reklamı ise Turkcell’den ayrılan 14 milyon abonenin en güzel ifade şekli. Yani, dün gazetelerin arka sayfalarında yer alan ve Turkcell Teşekkürler kampanyasının da sloganı olan “Son bir yılda 12 milyon kişi Turkcell’i tercih etti.” muhabbeti, bakış açınıza göre farklılıklar göstermektedir. Turkcell bu konuya hep at gözlükleri ile baktığı için son

Garanti'den yeni icat: Banka Gizlilik Politikası

Müşteri temsilcisinin hazır metinleri okuyup “ Onaylıyor musunuz? ” sorusuna karşılık, “ Hiç bir şekilde hiç bir ücret ödemeden, Kredi Kartı Ödeme Güvencesinden yararlanabilecek miyim? Eğer siz bunu onaylıyorsanız ben de onaylıyorum. ” diyerek başa bela olma listesinde tekrar ilk sırayı alan Garanti Bankası, ilk faturada Kart Ödeme Güvencesi başlığı altında harcamalarımın yüzde birini kesince dayağı haketti. Haklı Müşteri Hattı’nı aramamı söylediler. Buranın şikayetler karşısında, özür dilemekten başka bir şey yapmadığını biliyordum. Ödediğim primin geri iade edilmeyeceğini söylemeleri onlara daha da güzel şeyler söylememe neden oldu. Kod adı Tuğba Bana 25 gün önce yanlış bilgi veren elemanı, telefonun diğer ucundaki, kod adı Tuğba olan arkadaşına şikayet ettim. Arama kayıtları mevcut olduğundan hata yapan elemanı hemen tespit ettiler. Şikayetimi nasıl takip edeceğimi sordum. İşte böyle takip edeceksiniz: Banka Gizlilik Politikası nedeni ile şikayetinizi takip edemeceksiniz.

Bize Teşekkür yok mu Turkcell?

İnsanların Turkcell kampanyaları karşısında “ vardır bunda bir iş ” yorumlarının haksız olmadığını her zaman gösteren Turkcell’e de, 13 yıllık abone olarak ben teşekkür ediyorum. Reklamlarda 33 milyon Turkcell’liye Teşekkür diye dönen kampanyanın, aslında sadece 5-6 milyon aboneyi kapsadığını söyleyememek için Turkcell gibi bir firma olmak lazım. 28 milyon avcunu yalıyor Haftada 3 güne kadar bedava konuşma kampanyasından sadece Bireysel faturalı aboneler yararlanabiliyor. Geriye kalan yaklaşık 28 milyon aboneye ise avcunu yalamak kalıyor. Bize neden Teşekkür yok Turkcell? Turkcell'den gelen cevap: Sayın Özdemir, Belirli dönemlerde farklı müşteri gruplarımıza avantaj sağlayacağını düşündüğümüz kampanyalar yapıyoruz. Sunduğumuz seçenekler ile her kullanım alışkanlığı veya tercihe uygun kampanyalar yapmayı amaçlıyoruz. www.turkcell.com.tr adresinden kampanyalarımızı takip etmenizi öneriyoruz. İlginiz için teşekkür ederiz. Saygılarımızla Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş

Özellikler yetersiz diye başlayan yorumlar

“Alalı 15 gün oldu kamera yetersiz bence en az 2 MP olmalı, büyük eksiklik, pişmanım.” Telefonun kamerasının 1.3 MP olduğunu biliyordunuz alırken. Sanki kamera çözünürlüğü kendi kendine düşmüş gibi, yetersiz yorumu yapılıyor. Telefonun eksikliklerini bilip, aldıktan sonra bundan şikayet edenlere “gıcık” oluyorum :)