Kayıtlar

Cemaatlerin üst kimlik olma çabası

Resim
Artık öyle bir dönemdeyiz ki cemaatler dine zarar vermeye başladı. Cemaatlerin çoğu kendi mensuplarının çıkarları için planlar yapmakta ve çalışmaktalar. Bir cemaatin mensubu, farklı bir cemaatin mensubu ile iletişim kurmaktan kaçınmakta, insani duyguları paylaşmada, alışverişte, yolculukta, evlenmekte ve dayanışmada ayrışmaktadırlar. Bir kaç cemaatin sahip olduğu ekonomik güç sayesinde artık amaçlar Allah rızasını aşmış ve tamamen para odağına varmıştır. Bugün paranız olmadan bazı cemaatlere girmeniz ve söz sahibi olmanız mümkün değildir. Bir cemaatin gazetesini, dergisini almadan, kurban bağışlamadan, öğrencilerine maddi yardım yapmadan söz sahibi olmazsınız. Oysa hani üstünlük takvadaydı. Sizin çok güzel Kur'an okumanızın, iyi bir ahlaka sahip olmanızın, dini görevlerinizi en iyi şekilde yerine getirmenizin artık pek bir önemi yok. Eğer paranız varsa, cepleriniz doluysa ve siz bir cemaate maddi anlamda destek oluyorsanız, artık kaçırdığınız namazların, içtiğiniz içki

Hz. İbrahim'in cesareti

Allah'ın bize verdiği en büyük nimetlerden biri de düşünebilmektir. Hz. İbrahim'in dönemin insanlarına putların hiçbir faydasının olmadığını göstermek için güzel bir oyun oynamıştır. Sırayla yan yana duran putlardan en büyüğüne dokunmamış, diğer tüm putları paramparça etmiştir. Böyle bir şeye sadece İbrahim'in cesaret edebileceğini düşünen insanlar ona: "Söyle İbrahim, sen mi kırdın bizim tanrılarımızı?" diye sormuştur. Hz. İbrahim: "Hayır bana neden soruyorsunuz, (sağlam kalan putu göstererek) bakın bu sağlam, buna sorun kimin yaptğını." demiştir. Bunun üzerine oradaki insanlar "Sen de biliyorsun ki bu tanrılar konuşamaz. Ona nasıl soracağız ki." demişlerdir. Madem ki hiç konuşamayan, bırakın sizi, kendisine faydası olmayan bu putları ne diye ilah kabul edip taparsınız? Oradaki insanlar yaptıkları bu saçma işin farkına varmış olsalar da gururlarına yediremedikleri için büyük bir ateş yakın Hz. İbrahim'i mancınıkla ateş

Meyhanelerde kurtarılan vatan: İstanbul Hatırası

Tarık Şerbetçioğlu’nun yazıp yönettiği İstanbul Hatırası adlı oyun Cumhuriyetin kuruluş yıllarında başlayan bir aşk hikayesini anlatıyor. Yaşanmış bir hikaye olan oyun, Ramazan ayında her gece eğlenmeye giden Ali’nin pavyonda çalışan bir konsomatrise olan aşkını anlatıyor. Henüz Cumhuriyet kurulmadığı için, Osmanlı Devleti kanunları nedeni ile sahneye müslüman Türk kızlarının çıkması yasaklanmış. Bu sebeple pavyondaki erkekleri eğlendirecek, herkesin masasına oturacak ve her geceyi farklı bir erkekle geçirecek kadınlar müslüman Türk kızları yerine ecnebilerden seçiliyormuş. Cumhuriyet kurulduktan sonra bu yasak kalkmış ve pavyonlarda Türk kızları da çalışmaya başlamış. Ali o dönemde Osmanlı Devletine muhalefet olan bir gazetede çalışıyor. Pavyondaki kızı ilk gördüğünde aşık olan Ali, bunu ilk arkadaşı Namık’a söylüyor. Arkadaşı Namık’ın yardımlarıyla kızla tanışıyor. Pavyonun sahibinin bir oyuncunun gelmemesinden dolayı zorda kalması nedeni ile eline bir fırsat geçiyor ve Ali de düz

Borusan-a Girsin

Resim
Borusan-a Girsin Birileri var ki Türkiye’de huzur hakim olmasın, gelişmesin, düşünmesin, üretmesin diye ellerinden geleni yapıyorlar. Bunların arasında kendini aydın sanan yüzlerce çağdışı zihniyet sahibi, geri kafalı yazarlar, laiklik ve Atatürkçülük adına insanların inançlarına, giyimlerine karışan yobaz ve ahlak yoksunu dernekler ve darbeye, diktatörlüğe aç, kendi değirmenini döndürmeye odaklanmış medya kuruluşları da var. Tabi bunların kaynağı belki İsrail, belki Amerika belki de domuzların gezdiği bok çukurları. Atalarımız kanları ile bu vatanı savunurken, yahudi oldukları için evlerinde oturan şimdinin koç u koyunu, borus u, birilerinin Mustafa Kamal’i kullandığı gibi vatana hizmet adına zenginliklerine zenginlik katıyor. Yukarıdaki resimde yer alan haberi ülkesini seven bir Türk yapmış olamaz. Eğer yapmışsa ülkemi seviyorum diyen bir yahudi yapmıştır. Jandarmanın şehir dışından gelen minibüslerde kimlik kontrolü yapıp 29 Ekim kutlamalarında olay çıkmaması için önlem

Cömert müslümanlar

Resim
Cuma namazlarında öyle cömert müslümanlar görüyorum ki, önünde boşalan safı kafasını eğerek görmemezlikten gelip, yanındaki müslüman kardeşinin boş olan safa geçerek daha çok sevap kazanmasını istiyor. Hatta bazıları bu duruma öyle alıştırmış ki kendisini, eğer önündeki saftan bir kişilik yer açılırsa hemen arkasına dönüp, bir kişiye el işareti yapıyor ve boşalan safı göstererek onun geçmesini sağlıyor. Ne yazıktır ki özellikle Cuma namazlarında böyle bilinçsiz hareketler yapılıyor. Müslüman kardeşlerimiz, abilerimiz, amcalarımız ve dedelerimiz bir ön safa geçmemek için ellerinden gelen tüm gayreti gösteriyorlar. Sanırım Peygamber efendimizin bu konudaki Hadis-i Şerif’ini bilmiyorlar: “İlk safin fazileti bilinseydi, oraya geçmek için kura çekilirdi.” Öyle ki ilk saftan itibaren son safa kadar her safta sevap derecesi azalmaktadır. Namazda en az sevap kazanacağınız saf en arka saftır. Eğer saflar düzeltildiğinde bir-iki saf öne geçebildiyseniz bu sizin için çok büyük bir avan

Gittikçe kindar bir toplum oluyoruz

“Gittikçe dindar bir toplum oluyoruz.” yorumlarının aksine, bence gittikçe ahlakı bozulan ve inançlarından uzaklaşan bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz. Bugün haberleri açtığınızda mutlaka eşini kesen bir adamla karşılaşıyorsunuz. Mutlaka bir hırsızlık olayı ve mutlaka bir sarhoş sürücünün katliam haberlerini izliyorsunuz. İzlemediğimiz şeyler de var. Mesela mutlaka bir kadına tecavüz edilmiştir fakat toplum baskısı nedeni ile fazla yayılmamıştır. Ya da mutlaka bir huzurevinde veya çocuk esirgeme kurumunda bir yaşlıya veya bir çocuğa insanlık dışı muamele edilmiştir fakat bundan henüz haberimiz olmamıştır. Hayatımızda İslam'la ilgili ne var? İnançlarından uzaklaşan toplum derken şu anlaşılmasın: “İslam dininden uzaklaşıp farklı dinlere yönelmek.” Hayır bu değil. Biz, toplum olarak imandan uzaklaşıyoruz. Yani toplumun yaşantısına baktığımızda, tanrısı olmayan, inançsız bir insan, bir atesit gibi yaşıyor. Dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu aklımıza getirmeden, bir gün öl

HepsiBurada.com Anlayışı

HepsiBurada.com Anlayışı HepsiBurada.com kadar sevmediğim bir alışveriş sitesi yok. Bu yıl yaptığım son 3 siparişim de Süper Hızlı Gönderi olmasına rağmen 24 saat içerisinde kargoya teslim edilmesi gereken ürünler ortalama 5-6 gün sonra kargoya teslim edildi. Ve hâlâ satın aldığım ürünlerde 24 saat içerisinde kargoya teslim edileceği yazıyor. Gönderemediğiniz ürünün üzerinden hiç değilse Süper Hızlı Gönderi etiketini kaldırın. Süper Hızlı Gönderi etiketi bilinçli olarak yazılıyor Ürün ellerinde olmasa bile satışı az olan ürünlere bilerek Süper Hızlı Gönderi yazıyorlar. İnsanlar buna aldanıp ürünü sipariş ediyor. Onlar için, müşteri şikayet etse bile siniri geçince tekrar mecburen bu dükkana girecek. Bu taktik HepsiBurada.com gibi satışı yüksek ama iş ahlakı düşük bir firmadan beklenen, müşteriyi kandırarak satış yapma taktiğidir. Ürün yorumlarında işine gelenleri onaylıyorlar Ürün yorumlarına geciken teslimat süresi ile ilgili bir şey yazamıyorsunuz. Bu mantıklı, sonuç o