Kayıtlar

Neye sinirlendim? etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Biri kel, biri fodul...

Uzun süre zihinlerden silinmeyecek bir 12 Eylül daha geçirdi ülkemiz. Önce referandum ile meşgul olduk, ardından Dünya Basketbol Şampiyonası ile. Fakat gündemi yoğun olan, önemli ve tarihi bir güne, yine gölge düşürenler oldu. Sandığa yurtdışından ithal edilen büyükbaş hayvanlar mı gidecek? Aylardır halkı sandığa davet ederek, vatandaşlık görevlerini yerine getirmelerini isteyen siyasi liderlerden bazıları, referandum sonuçlarını yok sayarak erken seçim talebinde bulunmuşlardır. Beyni bir karıncanın büyüklüğünde olup, çalışma kapasitesi TTNet’in 8 Mbit internetinin 15 GB’lık kotası dolduktan sonra düştüğü hıza eşit olan bu siyasi liderler, nasıl oluyor da, halkın kendi iradesi sonuçlanan referandumu yok sayıp erken seçim isteyebiliyorlar. Sanki erken seçim olduğunda, sandığa yurtdışından ithal edilen büyükbaş hayvanlar gidecek. Son kullanma tarihi geçen siyaset Kaybedilen her seçimden sonra “Ülke karanlık bir döneme girmiştir.” açıklamaları ile 5 yaşındaki bir çocuğun bile vucudu

Daha fazla demokrasi için Sezen Aksu tabelasını parçaladılar

Resim
Gazetelerde Sezen Aksu’nun isminin sokağa tekrar verileceğini görünce hiç sevinmedim. Bu durum, o tabelayı yerinden söküp neresine soktuğunu bilinmeyen insanlara bir ödül niteliğinde çünkü. İzmir halkı Türkiye için hep özel olmuştur. Orada yaşayanların, ülkemizin diğer insanlarına göre daha çağdaş, daha demokratik ve daha laik olduğu iddia edilmektedir. Sokak sakinleri mi? İşte referandum öncesi de İzmir halkı, tam bu sıfatlara uygun olacak şekilde, daha demokratik bir Türkiye için en değerli sanatçılarımızdan biri olan Sezen Aksu’ya “sazan” yakıştırmasını yapmış ve adının verildiği sokak tabelasını parçalamışlardır. Bunu yaparken de orada yaşayan sözde “sokak sakini” fakat gerçekte sokak haini olan insanlardan imza toplamışlardır. Evet diyeceğini öğrenince çok şaşırdık Şimdi de belediye aynı sokağa tekrar Sezen Aksu tabelası asmıştır. Dün akşam mikrofon uzatılan bir kadın, “ Evet diyeceğini öğrenince çok şaşırdık. İzmirli biri olarak böyle bir karar vermesine anlam veremedik. ”

CHP filmi izlenme rekoru kırıyor

Cumhuriyet Halk Partisi Avcılar Belediye başkanı tarafından hazırlanan ve bu hafta gösterime giren filmin afişleri izlenme rekorları kırdı. Kendi üyelerine özel sesli ve görüntülü kasetler çıkarıp gelecek nesle unutulmayacak eserler bırakan, “biz Atatürk’ün partisiyiz” diyerek çıktığı meydanlarda İstiklal Marşını bile doğru okuyamayan ve son olarak da çarşaflı kadınlar için rahibe benzetmesini kullanan CHP için bu rekor az bile. Suçu hakeme attılar Mütevazi, dürüst ve temiz bir kişiliğe sahip olduğu iddia edilen ve bu iddiaların gerçekleşme oranının, Hakkari Terlik Spor’un Real Madrid’i yenmesi oranı ile aynı olan Kılıçdaroğlu, afişlerin kendilerine ait olmadığını söylemiş ve suçu, her zaman olduğu gibi hakeme atmıştı. Çarşaf çarşaf İşte her şey bugün içişleri bakanının bu senaryoyu kimin yazdığını bulması ile ortaya çıktı. Sadece afişleri kimin hazırlattığı değil, nerede kaçar adet basılıp nerelere gönderildiği bile bulundu. Şimdi ise CHP kanadından, göğsünden ve kollarından “S

Şeytanın aklına gelmeyen Turkcell kampanyası

Operatörlerden ara sıra ilginç mesajlar almaya alışığız. Fakat son 10 yılın en büyük bombasını, bu mesaj gelince okudum. Bu fikri ortaya atan kişiyi, aboneleri süründürme konusunda göstermiş olduğu yoğun çaba için tebrik ediyorum. Şeytanın aklına gelmeyecek bir düzenleme. Kampanya hakkında Turkcell, Aran Kazan kampanyası ile ilgili yeni bir düzenleme yapmış. Aran Kazan’da diğer operatörlerden 30 gün içerisinde 180 dakikalık (3 saat) çağrı alırsanız, şebeke içi 1 hafta kullanabileceğiniz 1200 mesaj kazanıyorsunuz. 31 Ağustos 2010 tarihine kadar böyleydi. Şimdi ise bu konuda küçük bir düzenleme yapılmış. Önce gelen mesajı okuyalım: İşte o mesaj: “AranKazan’da 01.09.2010 itibari ile diğer operatörlerden 180 dakika arandığınız ay içinde numarasını Turkcell’den taşımış abonelerden gelen çağrılar, 180 dakikaya dahil olmayacaktır.” Yani diyor ki, sen 1 hafta kullanabileceğin şebeke içi 1.200 mesaj kazanmak için, 30 gün içerisinde diğer operatörlerden 180 dakika aranman lazım. Fakat

İsrail’in uluslararası hukuka saygısı

İran’ın ilk nükleer santralini devreye sokması ABD’de dahil tüm dünya ülkeleri içinden sadece bir ülkeyi rahatsız etti: İsrail. Uluslararası hukuka çok saygılı olan israil haklı bir gerekçeyle İran’ın durdurulmasını istiyor. Kendi gölgelerinden korkan ve dünyadaki terörü yöneten israilin, kulağı çekilmesi gereken dışişleri bakanlığı sözcüsü Levy’nin yaptığı açıklama ise kendi aralarında kavga eden ilköğretim öğrencilerinin sözlerinden farksız: “Uluslararası antlaşmaları bu denli bariz bir şekilde ihlal eden bir ülkenin, nükleer enerji kullanmanın faydalarından yararlanmasını tamamen kabul edilemez bir durum.” Bu açıklama yapılırken bir Türk gazetecenin “Sayın Levy, uluslararası sularda bizim insanlarımızı katlettiniz ve ayrıca çocuk, kadın yaşlı demeden Filistine yıllardır yaptıklarınız ortada. Bırakın nükleer enerji kullanmanın faydalarını, kendinizi insan olarak görebilmeniz kabul edilebilir bir durum mu? Bir tek siz mi akıllısınız?” diye sormasını beklerdim.

Sabah 6 ve çıldıran kadın

Resim
Evde yalnız kaldığım ilk gece gürültüden ve kavgalardan dolayı uyuyamadım. İlk önce 24 saat boyunca çalışan oto yıkama servisininden gelen su sesleri uyandırdı. Tam bunlara alıştım derken üst kattan sesler duydum. Kalkıp kontrol ettim, bütün kapılar kapalıydı. Herşeye rağmen tekrar uyuduğumda ise çok kötü bir rüya görerek tekrar uyandım. Sabah 6 olduğunda hükümet konağından gelen seslerle tekrar uyandım. Uyutmayacaklarını anlayınca balkona çıkmıştım ki, o sırada hızla yürüyen ve çokca ağlayan bir kadın “ Beni bırakıp gitme, sana aşığım, sen gidersen çıldırırım ” sözleri ile mahalle sakinlerinin tamamını uyandırmayı başardı. Kadın çaresiz bir şekilde nereye gittiğini bilmeden yürüyordu. Bu duruma insanların gülümsemesi ise beni üzen diğer bir şey oldu. Hiç susmadan konuşuyor ve hiç durmadan hızlı bir şekilde yürüyordu. Başına ne geldi bilmiyorum. 30 dakika sonra tekrar geçti sokaktan. Yine aynı şekilde ağlıyordu. Yine gülüşmeler oldu. Psikolojik sorunları olan insanlara karşı hep

Üsküdar Sefa sofrası ve SAF servis

Üsküdar Sefa Sofrasında, sadece burnumdan değil beş duyu organımdan gelen bir yemek yedim. Yemekleri çok lezzetli gerçekten ve ucuz. Self servis sistemi var fakat ızgara çeşitlerini isterseniz biraz bekliyorsunuz ve masanıza getiriyorlar. Biraz bekliyorsunuz dediğim yaklaşık 30 dakika kadar. Tavuk ızgara istediğinizi 3 kere tekrarlamanıza rağmen önünüze et ızgara getirebiliyorlar. Eğer yanlış sipariş getirirlerse, doğrusunu getirmek için sizden 6-7 dakika süre isterler. Bu 6-7 dakika Türkiye saatine göre 15 dakikaya denk geliyor. Biliyorsunuz restoranların saatleri bize göre iki saniye de bir ilerliyor. Garsonlara "Siparişim nerde kaldı?" diye sorun. Size gülümseyerek " şaşırmış " taklidi yapacak ve " aa daha gelmedi mi? " diye soracaklardır. Yarım saatin sonunda sanki hiçbir şey olmamış gibi tabağınızı önünüze koyarlar. Kutu kolayı içmek için ne bir bardak ne de bir pipet istemeye korkarsınız. Çünkü bir yarım saat daha bekleme korkusu sarar sizi.

Bir tribün faciası

Resim
Tamam Beşiktaş’ı tutmayabilirim ve en sevdiğim tezahürat da “ Yeter Yıldırım Demirören Yeter ” olabilir ama harika bir taraftarı var. Sadece bu yüzden 5 kere Beşiktaş’ın maçına gittim. Quaresma’nın imza törenine çoşkulu taraftar olarak ben de katıldım. Çarşı grubunun içerisine kendimi attığımda artık grup içi ücretsiz tarifeye geçmiş ve NTV, Kameramanlar, Stat görevlileri, İsrail, ABD gibi çeşitli kişi ve kuruluşlar hakkında güzel cümleler kurmaya başlamıştık. Bira içenler, meşale yakanlar… Yasak olan ne varsa içerideydi. Sayının artması ile birlikte milli ses geliri yükseliyor ve ortaya harika bir tablo çıkıyordu. Amigo abinin saha içerisinde bir maç oynanmamasına karşılık “ Kartal gol gol gol ” tezahüratını yaptırması o günün benim için en büyük hediyesi idi. Ne var ki kısa süre içerisinde ortamın pembesi gitti ve tozu kaldı. Kimliği belirsiz kişilerce 25 bin kişinin içerisine atılan bir torpil, ayağımın üzerinde patlayarak kampanyadan aldığım ayakkabımın delinmesine neden old

Bunu yapan hayvan değil

Resim
Bunu yapan hayvan değil insan. Nasıl oluyorda bu manzara karşısında balık-ekmeğinizi rahatlıkla yiyebiliyorsunuz? Hemen arkanızda yer alan çöp tenekeleri varken neden deniz? Denize atmak daha mı eğlenceli? Çöplerin arasında en çok dikkatimi sigara paketleri çekti. Havayı kirletip, insanları rahatsız etmeleri yetmediği için paketlerini de denize atıyorlar ki, deniz canlıları da bundan nasiplensin. Sahip olduğumuz değerleri ve güzellikleri korumalıyız. Şu görüntüye bakıp daha dikkatli yaşamalıyız. Birlikte yaşadığımız diğer insanlar var, çocuklarımız var, hayvanlar var, bitkiler var. Hep birlikte paylaşıyoruz bu dünyayı. Onlara da saygılı olmalıyız.

Bu yapabildiğin en kolay şeydir

Resim
İnsan duygu yüklü bir varlıktır. Sevgi güzel duygulardan biridir. İnsan hem sevmeye hem de sevilmeye ihtiyaç duyar. Tek yönlü sevgi karşılığı verilmediği sürece uzun zaman devam etmez ve kendisini nefrete çevirir. Platonik aşk ile Tek taraflı sevgi çok ayrı iki kavramdır. İlerleyen günlerde bu iki kavram arasındaki farkı uzunca açıklayabiliriz ama garantisi yok. Aslında konumuz şu: Yaptığı bir hatadan dolayı sevgilisinden ayrılan insanların, belki sözlüden yüksek not alır, velimi de okula çağırır, hocayla konuşturur ve bu dersi geçerim planı ile ev, okul ve işyeri önlerinde bekleme yapmasıdır. Dört harfli içkiler Genelde erkeklere ait olan bu davranış, şu şekilde ceryan eder ve arada kalanların hastalanmasına neden olur: Arkadaşlar arasında dört harfli içkileri içen eleman (bira, rakı vb.), kafasının genç ve güzel olmasının akabinde, film ve dizilerde gördüğü kadarıyla, kurulu olan masa düzenini dağıtarak herkesin üzerine kahve köpüğü gibi pay eder. Aklı başındayken yaptığı hataları

Kesiyorum, öyleyse yarım

Türk Malı dizisindeki karakteri taklit edebildiği için sevinen insanları görüyorum. Öğretmenlerimiz hep söylerdi, “Aptallığı ile övünen başka bir millet yoktur.” diye. Artık öğretmenlerimiz değil tüm dünya bunu söylüyor. Dizinin ismi, halk arasında çok kullanılan bir tâbir olsa da hiç hoş değil. Buna tepki gösterdiğim zaman arkadaşlarım bana “Sen neden üzerine alınıyorsun?” şeklinde tepki gösteriyorlar. Tepkimin sebebi üzerime alındığımdan felan değil. Manevi değeri olan kelimeleri daha dikkatli kullanmalıyız. Mesela şöyle bir dizi ismi olsa: “Mal Mustafa Kemal” Şimdi burada siz şunu söyleyebilir misinz: “Sanane kardeşim, seninle ne ilgisi var?” “Mal Ercan” olsa tamam, tepki gösterilmez belki, fakat manevi değere sahip isimlerde dikkat edilmeli. Gençlerin örnek aldığı kişilikler değişti artık. Herhangi bir liseye gidin, herhangi bir sınıfın içerisinde kendisini Recep İvedik sanan, Polat Alemdar sanan, Ezel sanan, Ramiz dayı sanan bir çok insan bulabilirsiniz.

İnsanlar sizi desteklediler değil mi?

Yapmak istenen şey üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi hepsi anlaşıldı. Bir gün öncesinden “Demoktarik bir ülkede yaşıyoruz, grev bizim yasal hakkımız.” diyerek üzüm yemek istediklerini söyleyen memurların büyükbaşları, grev günü “Yasal hakkını kullanıp grev yapmak istemeyen” arkadaşları ile kavga edince asıl amaçlarının bağcıyı dövüp olay çıkarmak olduğu anlaşıldı. O gün ben evden dışarıya hiç çıkmadım. Bu yüzden karşılaştığım bir problem de olmadı. Şimdi grev yapanlara sormak istiyorum: Madem grev yapıyorsunuz o halde neden işe geldiniz? Adam grev yapıyor. Madem grevdesin ya çık sokağa bağır, yada git evinde otur. İşe niye geliyorsun be adam. Madem işe geldin niye çalışmak isteyen arkadaşlarını engelliyorsun. Kendine tanıdığın hakkı neden birlikte çalıştığın arkadaşına tanımıyorsun. Alkış aldınız mı? Arkadaşlarının ellerini tutanlar, araçlardan indirenler, bağıranlar, peşinden koşanlar. Bunlar sanki memur değil, okul bahçesinde yerden yüksek oynayan ilkokul çocukları. Bayram öncesi

34 DR 6872 – Demek Sağlık Müdürlüğü demek yetiyor

Öğrenmenin yaşı yok diye bunun için demişler sanırım. Anayasa karşısında insanlar eşit olsada günlük yaşamda insanlar eşit değil. İşte buna bir örnek hastane bahçesinde yaşandı. Yukarıda plakası yazılı olan araç, ambulans ve hasta nakil araçlarına ayrılan özel bölüme parketti. Tabiki burası hastanenin kapısına en yakın nokta. Eşekler gibi Beyefendi arabasını 50 metre ilerideki otoparka bırakamazdı. Çünkü onun üzerinde yılbaşında marketlerde satılan hindilerin üzerine yapıştırılan etiketlerden vardı. Arabayı özel alana parkedince güvenlik görevlilerinden biri hızlıca oraya geldi. Beyefendimiz sanki eşekmiş gibi hep aynı şeyi sayıklıyordu: Sağlık Müdürlüğü Hastane değil, sanki otel Güvenlik görevlisi oraya araba park edemeyeceğini ve o bölgenin ambulanslara ait olduğunu söyleyemedi. Çünkü lafa başlayamadan Beyefendimiz sürekli Sağlık Müdürlüğü diye sayıklıyordu. Araçtan anne ve babasını indiren Beyefendimiz, sanki tatil yaptığı otelin bahçesine araba parketmiş gibi sallana sallana içeriy

Polisin büyük başarısına bakın

Önce Garipoğlunun ailesi tarafından teslim edildiği söylentileri çıktı. Daha sonra avukatlar tarafından getirildiği söylendi. Sonrada Vali ve Emniyet müdürü kameraların karşısına geçerek saatlerce konuştular. Sürekli birbirlerine teşekkür ettiler. Aylardır kırmızı bültenle aranan adam elini kolunu sallayarak kendisi teslim oldu. Garipoğlu için “Yakalandı.” ifadesi kullanılamaz. Bu yüzden emniyet müdürünün açıklaması yanlıştır: “Polisin yakalama, ele geçirme ve adliyeye çıkarma işi tamamlanmıştır.” Kızın babası sessiz kalma karşılığında 3 milyon dolar istedi. Hayyam Garipoğlu televizyona çıkıp ağladı. Vali ve emniyet müdürü de biz yakaladık diye açıklam yaptı. Bu olay her aşamasında şova dönüştürülmüş. Yaptığı açıklamada “Babama çok üzülüyordum, bu yüzden teslim oldum.” demiş. Baban 7 aydır içerde yatıyor. Bu işin arkasında bir anlaşma var. Bu kadar güçlü bir aile çocuklarını garanti almadan teslim etmez. Amaç gündemi değiştirmekse bu olay 7 aydır başından sonuna kadar oynanan oyunlarla

Anti Selman grubuna katılanların telefonları bozulsun

Resim
Tamam, her gün telefonuna en az bir kere mesaj gelebilir ve bazen bu mesajlar gece 3’te veya sabahın köründe atılmış olabilir. Cep telefonlarını sevmezsin veya abonesi olmadığın halde diğer operatörün kampanyalarını sürekli telefonunda görebilirsin. Bir şey demiyorum. Ama bunu yapma. Böyle gruplar açıp toplumu yönlendirme! Anti Selman Grubu (Kaldırıldı) Üyeliğimi nasıl iptal ederim? Yapabileceğin bir şey yok. Bende telefonun varsa SMS Abonesi olmuşsundur. IPTAL yazıp bana gönderirsen iptal ediyoruz. Fakat abonelikler 1000 yıllık alındığından, üyelik tarihinden itibaren 1000 yıl sonra üyeliğin iptal edilir ve bu tarihe kadar içerik almaya devam edersin. Bu kadar basit.

Dünya’nın en temiz sahilleri nasıl elde edilir?

Resim
Suç kimde diye düşünürsek aklımıza bir çok kişi gelecektir. Burası Balıkesir-Altınoluk sahili. Buna benzer birçok manzara ile karşılaştım. Türkiye’nin dört bir yanından gelen bazı insanlar saygısızca buraları kullanıyor ve hiç hoş olmayan bir şekilde bırakıyorlar. İnsanlar eğitimsizlik ve görgüsüzlük yüzünden buraları kirletiyorlar. Ama benim kızdığım bir nokta da sahil belediyelerinin bu duruma karşı bir çözüm üretmemesi. Sahil şeritlerine çöp konteynırları konulmalı İnsanlar çöp tenekesi bulamadıkları için ve çöpleri yanlarına götürerek çöp kovalarına atma gibi bir alışkanlıkları olmadıkları için ağaç diplerine ve çalılıkların arasına bırakıyorlar. Daha sonra gelenler bunları biraz kenara itiyor ve bu çöplerin üzerine kendilerininkini atıyorlar. Böylece Dünya’nın en temiz sahillerini elde etmiş oluyoruz. Bu duruma ilgisiz sahil belediyelerinin belli aralıklarla çöp toplama istasyonları kurmaları ve ekiplerini görevlendirmeleri gerekir. İnsanların tatil psikolojisi İnsanlar tatil yöre

SGK Açıkhava Tiyatrosu Sistemine Geçti

Resim
SGK Açıkhava Tiyatrosu Sistemine Geçti Göztepe Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet binası. Hizmeti açık havada yapıyorlar. Zaten hava sıcak, çayır çimen var. Binlerce kişiyi içeride beklemektense, dışarıda piknik havasında yapmak daha mantıklı. Pencerelerin altına tahtadan merdiven basamakları yapılmış. İşleminizi yaptırmak için bu merdivene çıkıyor ve pencerelerden birine evraklarınızı uzatıyorsunuz. Sıralar karışır diye merak etmeyin. Bu konuyla iki adet güvenlik görevlisi ilgileniyor. Biri isimleri yazıp kayıt toplarken, merdivenlerin üzerinden duran diğer kişide isim isim kişileri çağırıyor. Etrafınızda tahta merdiveni yaparken kullanılan sutunlar ve parçaları dağılmış bir şekilde duruyor. Herkes bu saçma duruma bağırıp çağırıyor ama gidip şikayet eden kimse yok. Bizim insanımız artık rezilliğe alışmış.

iPhone 3G S kaç para?

"Kaç para?" psikolojisinde olan insanlar son zamanlarda çok fazla karşıma çıkmaya başladı. Gerçi siteye "bu telefon kaç para?" şeklinde onlarca soru geliyor. Ama alışamadım. Kızdığım noktalar şu: Mesela bir yerde köfte yersiniz, ilk sorulan şey şu olur: - Kaç para, kaç köfte vardı? + Valla saymadım kaç köfte vardı, sadece yedim. Üzerinize bir şey alırsınız, - Ooo kaç para bu ya? şeklinde ilk tepki gelir. iPhone 4G'nin de bugün duyurulması bekleniyor. Bunu bir kaç arkadaşımla paylaştım. İçlerinden birinin benim bu heyecanım karşısındaki ilk tepkisi şu oldu: "Kaç para?" Ya telefon çıktı, özellikleri açıklandı, satılmaya başklandı, Türkiye'ye de geldi de kaç para olduğu kaldı sanki. Diğer ilginç bir tepki de "Getirsene bakalım ." oldu. Sanki iPhone'u ben çıkardım :) Bu sözden arkadaşımın ne kadar yakından ilgi ile takip ettiğini anlamamak mümkün değil. Yeni iPhone 3GS ile ilgili bilinen tüm özellikleri görmek için Apple iPhone 3GS

Avea’lı oldum ama gülemiyorum

Arkadaşımın ısrarı sonucunda yeni bir Avea hattı aldım. Fakat pişman oldum. 100 kontörlü yeni hattın bedeli 22 TL. Hattın içinde 100 hediye kontör bulunuyor. Bu kontörler hediye kontör kapsamında olduğu için, herhangi bir paket satın alamıyorum. Bu kontörleri sadece aramalarda kullanabiliyorum. Bir paket satın alabilmek için kontör yüklemem gerekiyor. Tabiki bunu size söylemiyorlar. İşime yaramayan bu 100 kontör için boş yere 22 TL verdim. Avea sana sen Avea'ya hediye et Ayrıca üyelik sözleşmesindeki bilgileri doldururken Mobil Öğrenci tarifesini seçmiştim. Fakat yeni aboneliklerde bir defaya mahsus olarak 50 kontör tarife seçme ücreti alınacağını öğrendim. Yeni bir hat aldığımdan dolayı elbetteki bir tarife seçmek durumundayım. Tarife seçmek nasıl ücretlendirilebilir anlamadım. Madem 50 kontör alınacak o halde neden içindeki hediye 50 kontörden alınmıyor da tekrardan almam gereken kontör içinden alınıyor? Çünkü hediye kontörler ne bana ne de Avea'ya yarıyor. Eski bir Turkce

Hızlı Tren bu haliyle çok anlamsız

TCDD’nin son 6 senede hayata geçirdiği projeler gerçekten güzel. Fakat bu projelerin oturması için birkaç yüzyıl daha beklememiz gerekiyor sanırım. Hızlı Tren’in anlamsız olmasından önce anlatmak istediğim bir şey var. Tren saatleri 1 saat ileri alınsın Yolculuk için bilet alıyorsunuz ve trenin geliş saati ve yolculuk süresi biletinizin üzerinde yazıyor. Fakat bu güne kadar bu saatlerin tuttuğunu hiç görmedim. İstasyondaki görevliler hangi trenin ne zaman geleceğini biliyorlar. Mesela 9 Eylül ekspresi hep 1,5-2 saat geç geliyor. Doğu trenlerine saatinde binmek hayal. Biletin üzerinde yazan saatleri 1 saat ileri almaları gerekli. Yoksa garlarda evsizlerle birlikte saatlerce beklemek zorunda kalıyorsunuz. Hızlı Tren meselesi Her trenin bir rütbesi var ve yollar sınırlı olduğu için trenler geçiş önceliğine göre hareket ediyor. Hızlı Trenin gelmesiyle birlikte en kral bildiğimiz Fatih ve Başkent ekspresleri bile Hızlı Trene saygıda kusur etmiyorlar. Ben geçen gün İzmir 9 Eylül Ekspresi ile